‘Bazen bana bir şey sorulduğunda , soruyu anlamadığım çok oluyor…O anki soran kişiye yoğunlaşmamamdan dolayı kelimeleri duymuş gibi yaptığım çok oluyor…Verdiğim cevaplar da kısa kısa onaylar nitelikte,anlamadan etmeden…Bu huyumu değiştirmem lazım…Kötü hissettiğim bir başka durumsa : soruyu anlamayıp karşımdaki kişiden sorusunu tekrarlamasını istemem ve yeniden soruyu anlamamam…Çok gıcık bir durum ama elden ne gelir…Bazen sürekli soru sormayın en iyisi…
‘Boyfriend kotu da son dönemde moda oldu…Biz mesela ‘girlfriend eteği’ giysek acayip olurdu ama kadın kısmında bu özgürlük var…Kadınlar boyfriend kotu giyince kendilerine daha çok özgüven mi geliyor ? Bunu merak ediyorum…Genel olarak özgüven eksikliği yaşayan kadınların bu sorunu gidermede bir yolu da bu mu oldu acaba ? Hem niye “boyfriend kotu” Tamlama zaten yabancı , kendisi daha bir yabancı geliyor bana…Ukalalık mı ediyorum ?
‘Bakarız kelimesi canımı sıkıyor…Neye bakarız , nasıl bakarız ? En önemlisi ne zaman ‘bakarız’ ? Kendim de kullanıyorum bunu kaçış mekanizması gibi…Dehşete düşüren bir cevap bu : “bakarız…” Genel olarak “hayır”a yakın bu yüzden de antipatik…
‘Sokakta tavla oynayan insanlara sözüm yok da , onların yanında bulunan bazen ufak bir tribünü oluştaracak kadar insan varlığının davranışları canımı sıkıyor…Taraf tutma bu insanların en tipik özelliklerinden ; fakat hem oyuna müdahele ediyorlar hem de çevreye orada sanki önemli bir olay oluyormuş izlenimi verip duruyorlar…Alt tarafı tavla oynuyorsunuz…Gözler bir de hep tavla tahtasında…O şekilde iletişim kuruyorlar…Günün dörtte ikisini tavla başında geçirmek nasıl bir şey bilmiyorum…Salla pulları , zarları…
‘Pul demişken , balık pullarını huylandırıcı buluyorum…Balıklara değinmem gerekirse , pişmeden önceki hallerini kesinlikle sevmiyorum…Bu yüzden kılçık ve deri yüzme işleriyle uğraşmıyorum…Piştikten sonra da , yine de balığın kafasını yiyemiyorum…Yiyemem…
‘Atasözlerini kullanan insanlara bir ilgim var ve fikirlerini merak ederim ama fazlası da bana mantıksız geliyor…Her fikrini bir atasözüne bağlama huyu , karşıdaki insanı bunaltıyor bence…Sürekli bu şekilde konuştuğu için karşındaki insanın samimi mi yoksa soğuk mu olduğunu kestiremiyorsun…
‘Aynı şey , anlamını bilmediğim ve öğrenmeye üşendiğim sözcük kalıbını çok sık kullanan insanlarla iletişim kurarken de oluyor…”Hasbel kader” deyimini uzun süredir araştırmamıştım ve sürekli de kullanılan bir şey…Öğrenince de çok matah bir şey olmadığını anladım…Ama karşısınızda sürekli anlamadığınız ve sadece onun bildiği bir şeyi söyleyen insan olması canınızı sıkabiliyor…Evet ukalayım…
‘Hayatı anlık yaşıyorum ve bunu seviyorum diyen insanların gerçekten bunu yapıp yapmadığını görmek için çok uğraşmam…Zaten anlatamazlar da…Onlar , yaptıklarını sanırlar…
‘Özgür kız , özgür genç , özgür oda , özgür yaşam gibi söylemleri içinde barındıran reklamlara tek diyebileceğim şey : özgürlüğün sloganda değil de insanın kendinde olduğudur…Özgürlük kişiyle birlikte yanan bir meşale gibidir…İstediğin kadar reklam yap…Reklam reklamdır , özgürlük değil…
‘Sinirli bir insan değilim ama bazen çığrımdan çıkmak için çırpındığım oluyor…Buna da bir şekilde karşı koyabiliyorum…Ama içimde ukte kalıyor , o sinirin getirdiği yıkımı gerçekleştirememek…Şuan yazı yazdığım klavyenin bana gıcıklık yapması , benim onu un ufak parçalara ayırmam için yeterli bir sebep değil mi ?
‘Yaşamda rakip belirleyip onlar üstünden kendi varlıklarını ortaya koymaya çalışan insanlardan uzak durmaya çalışıyorum…Rakibim olsa bile bu kendim olabilir…Benim rakibim “benim”…
Sempatik Değilim...
‘Reklam yapmanın da bu kadarı dedim içimden…Dolmuşta giderken bir pastanenin üst kısmında “Baklava” yazısını görmemle bunu düşündüm…Diyeceksiniz ki sana mı kaldı reklam yapmanın incelikleri…Normal bir reklam olmadığı kesindi , baklava yazısı alevler içindeki arkaplandan görünüyordu…Bu kadar da abartılmaz…İlgi çekmek için böyle bir şey düşünülmüş olabilir ama baklavaya “hasta” olan beni bile baklavadan soğuttu, bilemiyorum…Ukalalık boyutundayım…Evet…
‘Kızların her biri farklı , her biri ayrı ayrı incelenmeli…Onlarla yarışamadığımız konu belki de “saç”…Tamam saçlarınız güzel olabilir de , yüzünü bile göremediğimiz kızlar var…Bunları her tarafta göremezsiniz ; zaten azınlıkta kalmaları daha iyi oluyor…”Emo” filan değildi ama , gördüğüm kız çok ilginçti ; uzun sarı saçları vardı fakat gözlüğünü bile zor seçebildim saçlarının arasından…Böyle olmanın getirisi çoksa biz de başvuralım veya başvurmayalım…Hayret bir şey…
‘Yeri gelmişken , bu tür kızlar sıkça güzellik merkezine gidiyordur diye düşünüyorum…Ama onların akıllarına gelmeyen ve güzellik merkeziyle ilgili benim takıldığım ve merak ettiğim konu şu : merkez denilen yerin “bir” adet olması gerekmiyor mu ? Genelde bir yerin bir tane merkezi olur…Ama bu güzellik merkezi her yerde var…Bunu anlamadım…Diğer bir konu da güzellik görece bir kavram…Her oraya giden güzel olarak mı çıkıyor burası kesin değil…En güzel güzellik merkezi bence insanın içidir…Ayrıca içtiğimiz zaman da güzel oluyoruz , o zaman içtiğimiz yer güzelik merkezi olabilir mi ? Tamam hadi olmasın…
‘Bütün bunlara rağmen , kadınların “güzel” olduğu bir gerçek…Bugüne kadar erkekler kadınlar hakkında yazdılar , çizdiler , şarkılar bestelediler…Sonsuza kadar da devam eder bu şey…Değinmek istediğim çok ufak bir konu var : o da bazılarının “kız” ve “kadın” diye çok büyük bir ayrım gözetmesi…Kadınların sözlere gereğinden fazla anlamlar yüklemesi çok doğal…Sanırım bu yüzden de bunu da abartıyorlar…”Kadın” çok genel bir kavram.Pembe nüfus cüzdanında da cinsiyetiniz “kadın” diye geçiyor zaten…Kadın güzel de bir kelime , neresi kötü ki ? Kadın…Gayet şuh ve güzel…
‘Pembe demişken , pembe veya mavi , cinsiyetlerin böyle renklere ayrılmasını sevmiyorum…
Kimine göre kadının rengi kırmızı , erkeğin siyahtır…Kim bilir…
‘Dondurma yerken külaha peçete sarmak , dondurmadan alınan zevki düşürüyor mu acaba?…Bence evet…Elin de kirlensin yani ne olacak…Titizlik o dondurmadan alınan zevki düşürüyor…Ben peçete sarmıyorum…
‘Zevk demişken , zevkine düşkün insanların eleştirilmesini eleştirmek istiyorum…Belki de bir insanı en çok üzen şeylerden birisi : onun zevkle yaptığı şeyleri engellemek…Birinin hevesini kırmak , hevesini boğazında bırakmak çoğu zaman koyuyor…Bırakın da insanlar ağlarken zevkle ağlasınlar…”Ağlama ağlama” diye telkinde bulunmak kötü bir şey bence…
‘Küçük çocuklara söylenirdi bu laf…”Ağlama ağlama , bak bir şey olmadı”…Çocuklar salak bir şey anlamaz derken , büyükler kendilerinin onları bu duruma soktuğunun farkında değiller mi acaba ?
‘Çocuklar bu tür durumları göre göre , alışıyorlar ve 'zaten' zeki olduklarından patlama noktaları oluyor…Büyükler yine çok garip bir olaymış gibi , “a-aa şuna bak boyundan büyük laflar ediyor!” diyorlar…Yani aslında çocuğu bu duruma düşürürken , kendileri küçük düşüyor gibi geliyor bana bu tür insanların…Evet amma ukalayım…
‘Kızların her biri farklı , her biri ayrı ayrı incelenmeli…Onlarla yarışamadığımız konu belki de “saç”…Tamam saçlarınız güzel olabilir de , yüzünü bile göremediğimiz kızlar var…Bunları her tarafta göremezsiniz ; zaten azınlıkta kalmaları daha iyi oluyor…”Emo” filan değildi ama , gördüğüm kız çok ilginçti ; uzun sarı saçları vardı fakat gözlüğünü bile zor seçebildim saçlarının arasından…Böyle olmanın getirisi çoksa biz de başvuralım veya başvurmayalım…Hayret bir şey…
‘Yeri gelmişken , bu tür kızlar sıkça güzellik merkezine gidiyordur diye düşünüyorum…Ama onların akıllarına gelmeyen ve güzellik merkeziyle ilgili benim takıldığım ve merak ettiğim konu şu : merkez denilen yerin “bir” adet olması gerekmiyor mu ? Genelde bir yerin bir tane merkezi olur…Ama bu güzellik merkezi her yerde var…Bunu anlamadım…Diğer bir konu da güzellik görece bir kavram…Her oraya giden güzel olarak mı çıkıyor burası kesin değil…En güzel güzellik merkezi bence insanın içidir…Ayrıca içtiğimiz zaman da güzel oluyoruz , o zaman içtiğimiz yer güzelik merkezi olabilir mi ? Tamam hadi olmasın…
‘Bütün bunlara rağmen , kadınların “güzel” olduğu bir gerçek…Bugüne kadar erkekler kadınlar hakkında yazdılar , çizdiler , şarkılar bestelediler…Sonsuza kadar da devam eder bu şey…Değinmek istediğim çok ufak bir konu var : o da bazılarının “kız” ve “kadın” diye çok büyük bir ayrım gözetmesi…Kadınların sözlere gereğinden fazla anlamlar yüklemesi çok doğal…Sanırım bu yüzden de bunu da abartıyorlar…”Kadın” çok genel bir kavram.Pembe nüfus cüzdanında da cinsiyetiniz “kadın” diye geçiyor zaten…Kadın güzel de bir kelime , neresi kötü ki ? Kadın…Gayet şuh ve güzel…
‘Pembe demişken , pembe veya mavi , cinsiyetlerin böyle renklere ayrılmasını sevmiyorum…
Kimine göre kadının rengi kırmızı , erkeğin siyahtır…Kim bilir…
‘Dondurma yerken külaha peçete sarmak , dondurmadan alınan zevki düşürüyor mu acaba?…Bence evet…Elin de kirlensin yani ne olacak…Titizlik o dondurmadan alınan zevki düşürüyor…Ben peçete sarmıyorum…
‘Zevk demişken , zevkine düşkün insanların eleştirilmesini eleştirmek istiyorum…Belki de bir insanı en çok üzen şeylerden birisi : onun zevkle yaptığı şeyleri engellemek…Birinin hevesini kırmak , hevesini boğazında bırakmak çoğu zaman koyuyor…Bırakın da insanlar ağlarken zevkle ağlasınlar…”Ağlama ağlama” diye telkinde bulunmak kötü bir şey bence…
‘Küçük çocuklara söylenirdi bu laf…”Ağlama ağlama , bak bir şey olmadı”…Çocuklar salak bir şey anlamaz derken , büyükler kendilerinin onları bu duruma soktuğunun farkında değiller mi acaba ?
‘Çocuklar bu tür durumları göre göre , alışıyorlar ve 'zaten' zeki olduklarından patlama noktaları oluyor…Büyükler yine çok garip bir olaymış gibi , “a-aa şuna bak boyundan büyük laflar ediyor!” diyorlar…Yani aslında çocuğu bu duruma düşürürken , kendileri küçük düşüyor gibi geliyor bana bu tür insanların…Evet amma ukalayım…
Yaftalar:
baklava,
dondurma,
güzellik merkezi,
reklam
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)