RSS

Arcanum

Gerçekten biliyor muyum ?
Yoksa bildiğimi mi zannediyorum ?
Aslında çapraşık olan her türlü düşüncemin paydası sanırım bu bir türlü sahip olamadığım sırrın varlığı...
Tanındığım her mahlasımda;
Taşındığım her rumuzumda,
Varlığı su götürmez olan şey bu sırrım...


İnsan sahip olduğuna inandığı bir sırrı bilebilir mi ? O sırrı tutuyorsa bence insan da o sırra dönüşür ve sonsuza değin sırra kadem basar...
İnsanın ikiyüzlülüğü ve yalancılığı , kamufle etmeye çalıştığı şeyler ve maskeleri ,bu mevzubahis içinde gelişen olgular...
Gerçeğe bir kılıf uydurmak , onu gizleme ihtiyacı hissetmek , ona bir maske biçmek , tüm insanlığın görevi gibi geliyor bana...İstisnasız...
Nedeni ise sanırım,gerçeğin elle tutulamayacak kadar sıcak olması ve beynin içinde kaynaması...
Olduğumuz gibi görünememizin nedeni de elbette ki bundandır...
Fokur fokur kaynayan ve sabırsızlanan gerçek kazanı , insanın yüz çeperlerine gelince biraz durulur...
Daha fazla genleşemez ...

Aslına bakarsanız maske takan insandan ne kadar nefret edersem edeyim bu bir sonuç getirmez bana...Bu da benim onları suçlamamdan ziyade bana bir kez daha düşünme fırsatı verir...Çünkü insanın bildiği ve gizlemeye çalıştığı şey günden güne onun yüzünü eritir...Bunu hafızasında artık daha fazla saklayamaz ve yöntem bellidir :
Dondurmak...
Evet bir kalıp gibi dondurmak yüzümüzü...O anlık onun kopyasını alıp bir kaba boşaltıp maskesini yaparız bunun...Bir çeşit sanattır bu aynı zamanda...
Bu maskeyle toplum içine çıkarız...Maskemizi bazen de satarız lazım olduğunda...
Bu tür şeylerin kötü olarak algılanmasının, yanlış bir önerme olduğunu da eklemem lazım...

Sanırım “sır” , ne olduğu bilinmediği halde , sadece kelime anlamı ile anlamaya çalıştığımız yegane şeydir...
İnsanın içindeki sır belki de onun tek gerçeğidir...Kim bilir...
Geri kalan her şey yalansa bu önerme doğrudur...
Hayat boşsa ,bunun nedeni ; içi boş maskelerden değil , maskeleri yaratıp onları kullanan "insan" yüzündendir...

Beni bu kadar da düşünmeye sevk eden şey ise aşağıdaki fotoğrafta yer alıyor...

Massive Attack



Hiç kaçırır mıyım?

Sempatik Değilim...

İnsanın merak ettiği birşeyin peşinden gitmeyip ,üşendiği anlar olmuştur...Ben de geçen yazılarımın birisinde böyle bir durum yaşamıştım...Konu altın takmayla ilgili gelenekle alakalıydı...”...anlamak istediğim şey bunun psikolojik boyutu…Neymiş , gelin ,altın takılmadığında kötü hissedermiş…Neden ki yani ? Altın takılınca o insana çok değerli olduğu mu hissettiriliyor ? Tam anlayabilmiş değilim…” demiştim...Psikolojik yanı filan yalan oldu, gerçeği öğrenince...Durum tamamen materyalist eğilimlerin ürünüymüş...Ne denir “duygusal” mı denir bu duruma , aynen o...

Bir de bu konuyla ilgili “Biri anlatırsa ona altın takacağım(!)…” demiştim yazının sonunda...Beni aydınlatan kişiye altın takmadım...Altın takmam absürt olurdu zaten ; ama daha önemlisi altınla ilgili gerçeği öğrenmem ,benim bunun geç farkına varmamla birlikte anlamını yitirdi...Konu kapandı gibi...Direten varsa ona altın takarım ama ; evet ukalayım...



Öğrenmeye üşendiğim bir konu vardı...Dört beş ay önce öğrenmiştim ne olduğunu...Mevzu kadınların giysilerindeki düğmelerin neden solda olduğu...Bahsi geçen düğmelerin yönü,sanırım eski zamanlarla alakalı bir konuymuş...İnsanlığın doğuşu gibi bir tarihten bahsetmiyorum tabii ki...Gözümde canlandırdığım bir zamanda ki bu ortaçağ Avrupası’na denk düşüyor...Orada yer alan kadınların(madam diyelim) , giysilerini kendilerinin giymemesi sonucu , hizmetkarlarına bu işi bırakmasıyla başlıyor merakımın giderilmesi...Düğmeler kolayca giysiye iliştirilsin diye soldaki düğmeleri hizmetkarlar alıp takıyormuş,ellerine daha kolay geldiği için...Zaman içinde de öyle kalmış...Erkeklerde durum "manuel" olduğu için bizimkisi sağdaymış...Bu ‘düğme bağlamak’ mı ‘takmak’ mı ? Ona ne denir onu da bir çözemedim...

Reklamları tabii ki eleştirmeden durmayacağım...Calgonit’in ismi Finish olmuş tabii ki reklamları takip edenleriniz hemen bileceklerdir...Finish’in kabiliyeti ve misyonu nedir bilemedim ben...Hangi konuda sonuca ulaşıyor anlamış değilim...Reklamda elmaslar geçiyor ve üstünde çeşitli beyaz eşya üreticilerinin ismi var...Bulaşıkları yıkaması ve temizlemesi yeterli benim için ama Finish’in daha büyük isterik arzuları var demek ki...



Bir de şunu anlamıyorum ; neden reklamlarda olağanüstü bir ürün satıyolarmış gibi gösteriyorlar? Yani finish örneğini verdim...Asıl görevinin yanında biz onlardan daha fazla ne bekleyebiliriz ki ? Yani elmas gibi parlattığını mı iddia ediyor , yoksa kendi egosunu mu tatmin ediyor finish ? Hem elmas gibi parlatması benim hiç umrumda değil...Ayrıca finishle ilgili şunu da düşünüyorum : sanırım Avrupa’da bu ürünün adı finish’ti sonradan bize geldi...Durduk yere Calgonit’in finish olduğunu düşünmüyorum...

Bütün yağ ve kiri çözen olağanüstü(!) ürünler için diyecek söz bulamıyorum...Nedeni ise en son gördüğüm reklamdaki büyük tencereler...Büyüklüğü itibariyle devasa tencerelerin temizliğini bahsettikleri ürünle yapabileceklerini iddia ediyorlar...Peki tamam , daha küçük bir örnek verelim onlara : mesela dört haftadır yıkanmamış bir öğrenci evi tabağı...Tabakları ve tencereleri anında bembeyaz yapan bu ürünler devasa bir hayal kırıklığı yaratacaktır elbette ki...Devasa bir saçmalık...



Kontörler TL’ye çevrildi ya , bu fikri ortaya çıkaran kişi çok akıllı(!) sanırım...Çünkü neredeyse hiç kimse anlayamıyor , ne kadar konuştuğunu veya ne kadar para ödediğini...Kalan kredimi merak edip mesaj attığımda cevap olarak : “49TL 54KR bakiyeniz vardır” mesajı geldi...Eski sistem daha iyiydi sanki ayrıca bu sistemle birlikte insanları biraz daha kazıkladıkları ortada...%10’luk bir artışla daha pahalı konuşuyoruz farkında olmadan...Gsm şirketleri de sinsi sinsi dolanıyorlar etrafta...

Son olarak ilk kez antidepresan kullanıyorum ve yan etkilerinden huylanıyorum , beni sinir etmeye de başladı...Sürekli uyku hali , uyuma isteği anlamadım gitti...Hem ben böyle bir insan değildim hem de uyku düzenimi sarstı bu ilaçlar...Üstüne üstlük sürekli uykum geliyor , gidiyorum yatağa yatıyorum on dakika uyumuş gibi yapıyorum ve uykum kaçıyor...Bu döngü böyle ilerliyor...Neyse dayanacağım artık n’apalım...