RSS

Perse

“İnsanların salak olmasına tahammülüm vardır ; ama bunda ısrarcı olanlara tahammülüm yoktur…” Bu sözü çoğu zaman doğru kabul etmişimdir…Bir şeyi öncesinde düşünmeden söyleyip ardından söylediğimle ilgili çok düşünürüm…Bu yüzden benim gibi insanlar , sadece kendi dediklerini değil diğer insanların dediklerini de çok düşünürler…Kulaklarımı tıkama imkanım yok...Toplum içinde fikirlerimi kendime saklamayı yeğliyorum…Böylece duymak istemediklerimi de duyuyorum…
Bazı insanların mevsim algısının yanlış olduğunu bilmek lazım…Çoğu mesnetsiz ifadeler de canımın sıkılması için hayli yeterli…
“Herhalde yaz gelmeyecek…”
Böyle talihsiz bir önermeyi duyunca içimdeki sıkılgan ve hiçbir şekilde memnun olmayan tavrım ortaya çıktı yeniden…Ne demek ‘yaz gelmeyecek‘ ? Her defasında, olağandan fazla kar yağan bir günde , böyle bir şey demek çoğu kimse için normal , esprili ve zeka ürünü(!) olarak adlandırılabilir…Benim için öyle değil… Bu 'matah' bir şey değil…Ayrıca bu 'gerizekalı' insanın , fikrini beyan ettiği yanındaki diğer insanlar da ona hak veriyor…Gerizekalılık ancak bu şekilde rasyonelleştirilebilir…Yaz gelmeyecek evet , hep kar yağacak hep kış olacak(!)…Zaten böyle insanların beyinlerine genelde yaz hiç uğramaz…Bu cümleyi akıl edip(!) kuran ve espri yaptığını sananların içten içe tutarsız olduklarını biliyorum…En başta , “kar” gibi kış mevsiminin doğal bir sonucu olan şeyi , aslında olmaması gereken garip bir doğa olayıymış gibi karşılıyorlar…Karın mevsimsiz yağmadığını , kış ayı olan “Şubat’ta” yağdığını anlamıyor bu insanlar…Ankara gibi bir yerde Mart ve Nisan’da bile kar yağabilir…Bu demek değildir ki Mayıs ve Haziran gelince havalar ısınmayacak ve katastrofik olaylar devam edecek…Bunu demek , “yarın güneş doğmayacak“ veya “dünya artık dönmeyecek” demekle aynı şey bence…Hiçbir farkı yok…Ama bu insanlar bu tarz cümleleri kurunca kendilerini bir mutlu zannederler…Çünkü onunla aynı mantıksızlık paydasında birleşmiş, onun gibi birkaç insan daha oradadır…

Bu tarz, kulağımı tıkamadığım anlardaki kendi kendime yaşadığım gel-gitleri söz konusu kişilere alenen belli etmiyorum…Evet çok sabırlı olduğum söylenemez ; bu da beni kendimi tutma konusunda alışmaya itiyor…Bu insanlar çevrede çok var , çoğalıyorlar…Kardan zevk aldıklarını hiç sanmıyorum…Bunun varyantı olarak gösterilebilecek diğer insan ise, yazın terden bunalan ve sıcağı özümseyemeyen , yazın ‘bitmeyecek’ olduğunu salık veren , kışın gelmesini çaresizce bekleyen insanlar…İçinde bulundukları çıkmaz bu işte…Bu durumdan onları kurtaracak herhangi birileri de olmadığı için , banal hallerini paylaşabileceği salak insanları bulurlar…”Yaz gelmeyecek “ , “kış bitmeyecek” insanının ekürisi buna gülen ve eşlik edendir…Cidden ben bu insanların bazen “inançsız” olduğunu düşünüyorum…İnançsızlık , dediklerine inanmama olgusunu çağrıştırıyor bende ilk olarak…Yoksa hangi insan inanabilir “yaz gelmeyecek” dediğinde kendisini buna inandırabileceğine? Böyle bir argümanı sunduktan sonra , bu insanların zaten neye inanabileceği de pek umurumda olmuyor açıkçası…
Evet yapıyorum bunu , gereğinden fazla düşünüyorum bazen…Çünkü iletişim önemli bir mecra…Neyden ne kadar çok bahsettiğin , çevrendeki insanların senle ilişkilerini , psikolojilerini çok etkiliyor…Artık dinletebilmekten vazgeçtiğin , dinlemek istemediklerinin çoğaldığı bir dönemde olduğunu hissediyorsun…Bu tabii ki hoş bir şey değil…Bundan güzel yanların çıkarılması da bir o kadar zor…
“Yaz gelmeyecek herhalde” insanı , şu haliyle kendinden memnundur , mutlu mesut yaşamına devam ediyordur sanırım…Toplum içinde söyleyebildiği bu- mantık(!) sürecinden çıkmış- mühim(!) iddiasının , onu salak konumuna soktuğunu hayal bile edememiştir eminim…Birilerinin bu dediklerini çok takmayacağını düşünmüştür belki…Ama ben varım dostum ve sabrım kalmadı…

Botames

“Doğranmış domates” ne lan! …Nedir yani ? Bana bildiğimiz domatesi alıp doğradığını ve ondan sonra da bunu konserve yaptığını mı söylüyorsun ? Utanmadan bir de bunu satıyorsun…Bazen anlamıyorum ne çok gereksiz şeyin hayatımızı işgal ettiğini…İşin içindeki 'küstahlık' canımı daha da çok sıkıyor…Sürekli gidip bu tarz doğranmış domates almadığım için bu durumu çok da siklediğim söylenemez ama domatesi çok sevdiğim için bu tarz ürünleri görünce moralim bozuluyor…Bazen insanların yaşamını kolaylaştıralım diye saçma sapan ürünler ortaya çıkabiliyor…Bu da onlardan birisi sadece…Evet belki de ben 'düz' bir adamım ; domatesin bir kilo alınıp eve gelince doğranmasını doğru buluyorum veya benim yerime başkası doğradığı zaman bunu konserve şekliyle alınca kendimi mutlu hissetmiyorum…Bunu kabul etmiyorum…Olabilir bunlar…Herkes zaten “kolaylaştırılmış(!) yaşam”ı tercih etmeyebilir…Neymiş biraz olsun haşlandığı için bu doğranmış domatesler salatalarda kullanılmasa iyi olurmuş…Ben bugüne kadar kabuğu soyulmuş ve sonradan doğranmış çoğu domatesin salatada kullanıldığını görmedim…Yani salak yerine koymaya gerek yok insanları…Elbette salataya veya yemeğe hangi domatesi koyacağımızı biliyoruz…

Aslında buradaki temel sorun , normalde bilmemiz gereken şeylerden uzaklaştırılıp , kolay ve pratik yaşam kisvesi altında bir şey bilmeden ot gibi yaşamak ve kendi deneyimlerimizle öğrenebileceğimiz güzel şeyleri es geçmek…Domates doğramayı bilmiyor musun ? Doğranmış var canım onu alabilirsin…Salata yapmak çok mu zor geliyor , hazır paket halinde var onu görmedin mi ? Sıradan , plastik , pratik(!) bir yaşamın esiri ediliyor insanlar günden güne…Bu da bir hayli can sıkıcı bir durum…İnsanoğlunun herhangi bir şeye çok çabuk inandırılabildiği ve birtakım basmakalıp yaşam formlarıyla yönetilebildiği bir dönemde yaşadığımızı düşünüyorum…İnanmak çok kolay…Doğru ve yanlışları sen belirlemiyorsun , senin yerine bunları belirleyen birileri var ve sen kolaya kaçıyorsun...Her gün sağlıklı(!) yaşamı öğütleyen birtakım uzmanlar “her gün” ne yemen gerektiğini söylüyorlar , hangi egzersizin sana iyi geleceğini söylüyorlar…İş hayatında gün içinde çok yoruluyorsun akşam eve geldiğinde televizyonda sana ‘yorulduğunu’ söylediklerinde on kat daha fazla yoruluyorsun…O uzmanların her söylediğini yapmıyorsun belki de ama içten içe aptal gibi inanıyorsun o dediklerine…Dışarıda birisi sana “o şey yararlı değil” dediğinde ona da inanıyorsun…Kendi düşüncelerin asla yok…Pratik yaşamla yapılmak istenen de bu zaten…
Eve gelip bir iki tane domates alıp bunları yıkayıp bir güzel kesmek için ise hiç vaktin yok(!)…Bu o kadar zor geliyor ki sana…Hiçbir bok bilmiyorsun , çünkü vaktin yok değil mi? Değerli(!) vaktin…
Bugünlerde insanı heyecanlarından alıkoyan , yaşamdan tat almasını engelleyen bir sistem var…Kendi yeteneklerini ortaya koymayı bırak , hevesle kendi üretebildiğin şeylerden bile mahrum bırakıldığın bir zamandan bahsediyorum…Güzel bir yemek yapmak için harcanması gereken eğlenceli dakikalar yok…Salataya sıkılan limon yok…İğrenç “çeri domates” var…Yemek yapılırken tuzlanıp bir dilim ağza atılan domates yok…Hepsi aynı boyutta küçücük tatsız domatesler var…Kocaman "Ödemiş patatesi" büyüklüğünde domatesler var…Söylediklerimden 'organik yanlısı' veya 'hormonlu ürün karşıtı' bir insan olduğum çıkartılabilir…Şanssızız ki bu dönemde neyin ne olduğunu çok da bilmiyoruz…O bakımdan manyak gibi organik ürün arayıp bunu bulabilen(!) insanlardan da değilim…Demek istediğim sadece işin içindeki o heyecanın kaybolmuş olması…Hazır olarak sunulan şeylerden memnun olmadığını bilen insanlar yine de boş veriyorlar,umursamıyorlar…Gerçi onları bu yoğun “kendini unutmayı sevdiren yaşamları”ndan soyutlamak çok zor…Bazı şeyler için ise geç değil…Kendimi tutamadığım zamanlar oluyor ister istemez…Bunlara katlanmak yerine bu konudaki öfkemi belirtmek , bu tarz insanların kendi bilinçsizliklerini matah bir şey sanmalarından daha değerlidir diye düşünüyorum…Doğranmış domatesin de aslında bir bok olmadığını , en azından 'onu öyle satmanın' bir bok olmadığını anlamak da çok zor olmasa gerek…