RSS

Hep Yek

İnsanın monotonluğa katlanmasının birincil nedeni olarak ona alışmasını örnek gösterebiliriz...Alışması ,her nasılsa insan hergün yaptığı şeyleri sorgulamadan (ki buna gerçekten ihtiyaç duymuyor) gerçekleşiyor...Sözüm ona insanlar buna bilinç adını veriyor...Bu yanlıştır...
Aslında insan doğası gereği midir bilinmez ama,bilinçsiz bir varlık olduğunu anlayamaz...İnsan, aynı şeyleri yapmaktan usanmayan bir varlık olarak , sahip olduğu monotonluk denizinde yüzer durur...Bu nedenle bilincin övündüğü "birşeyleri yapıyorum" varsayımı da yanlıştır...Çünkü yaptığı şeyler yine aynı kapıya çıkacaktır...

Bir insanı ele alalım , her gün işine gidiyor ve akşam gelip yemeğini yiyip uyuyor...Bu insanın yaşamı monotondur...
Bunun yanısıra bir de araya sürprizler sıkıştırdığını sanan insan vardır...İşte bunun da adı "sürprizlik monotonluğu"dur...Çünkü sürpriz yapmazsa hayatının monotonluktan kurtulmayacağını düşünür ve ona göre hareket eder...Aslında sürprizlik monotonluğuna çoktan yakalanmış ve alışmıştır...İşte burada bu insanın bilinçsiz olmasından söz etmemiz mümkün değil...

Bilinçle monotonluğun ne alakası var diyebilirsiniz.... Bu tamamen insanın kendinde olmadığını düşündüğü bilinçsizlikle alakalı (yani bilinçsiz olduğu gerçeğini kabullenememe) bir durumdur...

Burada şu soru da gündeme gelebilir : "Bilinçsiz insan da monoton değil midir?" Çok güçlü vurgulamak gerekir ki , bilinçsiz olduğunu kabul etmiş bir insan(bir anlamda kendiyle barışık) , bilinçli olup bilinciyle övünen insandan daha özgürdür ve monoton değildir...Bana kalırsa da doğaçlama yaşamaya çalışmak yerine(ki monotonluğu yenmek adına yapılan nafile davranışlardan birisidir bu) , taklidi bırakıp , kendiyle barışık ve bilinçsiz olmaya çalışırsa insan birşeyler elde ettiğini sanacaktır...Bu duygu onu rahatlatır ki bu da ona yeterlidir...

İnsanın dünyada var olması , neden bu dünyada olduğunu merak etmesi ve cevabını bulamaması onu "yaşam monotonluğu"na itebilir...Ki zaten bunu da bilmek için bilince gerek yoktur...Çünkü cevabını alamadığı şey onun sürekli o soruyu sormasına neden olacaktır...Sürekli aynı soruyu sormanın adı elbette monotonluktur...

Peki insan bu tür düşüncelerden kurtulamaz mı ? İnsan bilinçli olarak yaptığı şeylerden zevk aldığını sanırken yanılır...İşte monotonluğu da bilinciyle yendiğini sanmak bir yanılsamadır...Farkında olmadan belki de monotonluğu yeniyoruz veya ona kapılıp kaybediyoruz...İşte buradaki olması gereken şey ikisinin de birbirine zaman zaman üstünlük sağladığını anlamamızı sağlayan bilinçsizlik durumudur...
Bilinçli insan ise taraf olmaktan yanadır ve hep birisinin galip olmasını ister ve sonunda hep kaybeder...

İnsan monotonluğu sorgulamalı mı ? Sanırım en büyük sorulardan birisi de budur...Yukarda da bahsettiğim gibi insanlar bilinçli olduklarını sandıkları için , monotonluğu da sorguladıklarını sanırlar...Sonuçta içinden çıkılmaz monotonluklarında mutlu mesut yaşarlar...

Kişisel olarak kendimi bilinçli veya bilinçsiz biri olarak kabul etmiyorum...Bu konuda agnostiğimdir...Fakat yine de hep yek bir düzen içinde insan olmamaya çalışma çabalarım devam ediyor...

Rsdio

Hayallerin varlığı...Palavranın dolambaçlı hali...
Kiminin çok fazla hayalleri var , kendine bile yetmeyen...Kiminin hiçbir hayali yok ki kendisi hayal olmuş...Bu döngünün içinde herkes kendine bir pay çıkarır...


İnsanın bir hayali olması sanırım güzel...Kendimizi kandırsak bile , bu davranışın bizi rahatlattığı gerçeğini unutmamak gerekli...Böylesine bir umursamazlık ruhen insanı o kadar hafifletiyor ki...
Sahip olduğun o hayalle bütünleşmeyi istemek , sanki rüyaların gerçek olmasını dilemekle aynı şey...

Ev süpürülürken , süpürgenin uzun borusunun çıkarılıp da , kötürüm bırakıldığı o anlardaki boşlukta süpürgenin kafamı süpürmesini istedim yine...”Evde denemeyiniz” sözüne inat gerçekleştirilen bu eylem , minik de olsa hayalimin bir kısmını gerçekleştirdi...Evet beynim biraz olsun uçmuştu...Süpürgenin ahmak toz toplama kesesi beynimin hücreleriyle oynaştı...Aslında hayallerimle birlikte kepek denilen o illet uzaklaşmıştı benden...*

Hayal diyordum , elbette benim de var hayallerim...Sanırım hayalleri düşünürken bir yandan da onun bir kısmını gerçekleştirmek , o asıl alacağımız hazzın bir kısmını karşıladığı için güzel hissettiriyor...Gerçi bunun da ötesine geçtiğimiz söylenemez...”Benim hayallerim ise şu” dememi beklemeyin , onlar bana kalsın...”Belki” gerçekleştirdiğimde ordan yazıyor olabilirim...

Bir de hayalleriyle iç içe yaşıyormuş izlenimi veren insanlar var...Bu tür insanlara göre bir şeyin peşinde olmak birşeyi yaptığını sanmaktan daha zordur...Bizim de onları takip edip onları örnek almamızı isterler ve bu can sıkıcıdır...Önemsenmemekten doğan bir tür hayali yaşam formu var olduğu için , oradan beslenen parazit gibidir bu insanlar...Siz önemsemezsiniz ve büyürler , şişerler...
Peki bu ne demek , hayalleriyle iç içe yaşamak iyi birşey değil mi ?Buradaki kastım , sürekli bir hayali olduğunu söyleyen fakat bunu gerçekleştirmek için hiçbir şey yapmayan insanlar...Bu insanların hayalin ne olduğundan bile haberlerinin olmadığını düşünüyorum...Bu durumda yüzbin tane hayallerinin olması hiçbir şey ifade etmez...

Benim hayalim vardır ama hiçbir şekilde söylemem...Çünkü söylersem onun saflığını bozmuş olacağımı düşünürüm...
Fikirlerim yine bana kaldığına göre benim size yansıttığım hayal fikri palavranın ta kendisi olabilir...

Bu yazıyı yazan kişinin bir takım hayallerini kimliği meçhul birilerine sattığını bilmeniz herhalde size bir fikir verebilir...

*: Kepeği o kadar sorun etmiyorum , ki genelde kepekliyimdir...

Mutluluk paylaşılmaz...

Evet paylaşılmaz...Lagaluga yaptığımı düşünenleriniz olabilir fakat bunun için gerekçelerim var...Öncelikle bu konu nerden çıktı ondan bahsedeyim...Sevgili ev arkadaşım ki eski ev arkadaşım demeliyim , bir gün karşılıklı mesajlaşma programı sayesinde bir fotoğraf gönderdi ve açılan ekrandaki “fotoğraf paylaşma etkinliği” lafına çok takıldım...Öyle bir takıldım ki sormayın...Konu ilerledi ve “mutluluk paylaşılır mı”ya kadar geldi...Paylaşılır mı paylaşılmaz mı derken geceyi sabahla evlendirdik...

paylaşmak
(-i) 1. Aralarında bölüşmek, pay etmek, üleşmek. 2. mec. Benimsemek, onaylamak:


Uygun görmüş TDK bu anlamı...Neleri paylaşıyoruz(!) ? Konu ne ve konu paydası nedir ? Konu mutluluk...Ne tür mutluluklar bunlar ?

Örneğin X kişisi biriyle evleniyor...Bu o kişi için en mutlu anlardan birisi olmalıdır...Bunun dışında bir de Y kişisi var...Sözüm ona X kişisi evlendiği için Y kişisi mutlu oluyormuş ve bu mutluluğu paylaşıyormuş...Tamamen yanlış...
O kişinin evlenmeden duyduğu mutluluğun aynısını Y kişisi elde edemiyor...O zaman bunun adı paylaşmak olmaz...Bunu bir pasta olarak düşünelim...
Evlilik denen bir pasta var ; bu pastanın ismi mutluluk pastası...Bunu yiyen kişi tamamen birinci tekil şahıstır...Bu pastanın paylaşıldığı filan yok...X kişisi ve Y kişisi aynı kişiyle evlenmediğine göre bu kişiler aynı mutluluğu elde edemiyor , bu yüzden bir paylaşım söz konusu değil...Burdaki duygu nedir bunu az sonra açıklayacağım*...

Bir örnek daha vereyim...Benim bir kız arkadaşım var ve ben onunla birlikte oluyorum , benim için mutlu bir durum...Ama bir başka arkadaşım bu mutluluğumu paylaşmak istiyor...Bu mümkün değil...Çünkü benim o olaydan aldığım mutluluk farklı , o kişinin duyduğu mutluluk farklı(o kişinin duyduğu mutluluk olamaz çünkü çok saçma , düşünsenize arkadaşınız biriyle birlikte oluyor ve mutlu , siz birlikte olmuyorsunuz ve yine de mutlu olmaya çalışıyorsunuz, çok saçma)...Burada aynı duyguyu paylaşmak söz konusu değil...

*Buradaki duygu şudur,kendi çapında saçmalamaktır...
On adet elmanız var ve iki kişisiniz...Beşer beşer paylaşım yapıyorsunuz...Mutluluğunuz var ve bunu bölüp paylaştırmaya çalışıyorsunuz...Aynı mutluluğu alsak sorun yok ama durum öyle değil...
Burada hemen aklınıza şunlar geliyor olabilir...Kardeşim o o anlamda değil , salak mısın , mecazi olarak öyle değildir diyebilirsiniz...Zaten olayı mecazi yönden incelediğimizde de aynı sonuca ulaşırsınız...
Bir başka yorum da şu olabilir , soyut şeyler paylaşılmaz , somut şeyler paylaşılır diyebilirsiniz...

Hemen bilgi örneğini vermeliyim...Bir tura katılıyorsunuz...Olimpos’a bir tur düzenleniyor ve birkaç kişi katılıyorsunuz...Tur rehberi sizi topluyor ve tur hakkında bilgiler veriyor...Buradaki bilgi tabii ki anlayacağınız gibi soyut birşeydir...Rehber sahip olduğu bilgiyi sizlere vererek paylaştırıyor...Hepiniz aynı bilgiyi alıyorsunuz ve bu soyut birşey...
Mesela bir de anne sevgisi var...Bu da sanırım paylaşılabilen duygular arasında biriciklerden(İngilizcesi daha iyi ama ne yapalım : "Unique") bir tanesidir...İki çocuğu olan bir anne elbetteki çocuklarını eşit derecede sevecektir ve bu bir paylaşımdır...

Bu kadar laf ettikten sonra şuna da değinmezsem olmaz...”Senin adına çok sevindim ,mutlu oldum” diye bir laf var...Bunu söylemek için deli olmanız lazım...Bir kişi yine mutlu diyelim , seviniyor...Siz de onun adına bir daha seviniyorsunuz...Bırakın allasen...Bunun adı olsa olsa kendi kendinize saçmasapan sevinmektir...Hiçbir insan başkası adına sevinemez...Sadece kendisi adına sevinebilir...
Evet umarım bu kadar saçmalama yeterli olmuştur...