RSS

Sempatik Değilim...

‘Geçenlerde elime geçen büyük Nescafé paketinin üstünde bir yazı gördüm, inanmadım ilk başta… Olasılık verdim yine yanıldığımı hissettim…”Bu paketten 120 fincan kahve keyfi çıkar” yazıyordu…Yani anlamıyorum , insanlara yalan söylemenin ne gereği var ? Reklam olsun diye yaptıysanız da hem ben o kadar kahve bağımlısı bir insan değilim hem de Nescafé almam için bu açıklamayı eklemenize gerek yok…Kaldı ki Nescafé’yi de öyle fincana koyup içmiyorum ben…Bir kupaya iki tatlı kaşığı Nescafé koysak-ki standardı budur-diye düşünüyorum , toplamda söylenilen 120 fincan ile uzaktan yakından alakası yok…

‘Coffee-Mate denilen şey güzel bir icat…İsmi de zaten cana yakınlık teşkil ediyor…Kahveye ortak olan ve ona ‘arkadaşlık’ yapan bir şeyin , onu rezil edeceğini düşünmüyorum...Bu arkadaşın Nescafé’nin asil yanını bozduğunu düşünenler olabilir ama kahve de çok acı içilmiyor ki…Acı içeceksem zaten kesinlikle tercihim Türk kahvesidir bundan vazgeçmem…Evet ukalayım…

‘Yeri gelmişken asil tarafı dedik kahvenin , nasıl oluyor demeyin…Siz 3ü1 arada şeklinde tarçınlısından , Hindistan cevizlisine kadar her türlüsünü denemeyip , saf Nescafé içmeyi tercih ettiğinizde ; o da hayli hayli asil havaya bürünecektir…Zaten eskiden böyle uyduruk kahve türleri yoktu…Hala da içmem fındıklıdır , cevizlidir…Olmamalı bence…Adamlar boşuna “Gold” üretmemişler…Altını bilirsiniz…

‘Sanırım geçenlerde televizyonda gördüm şöyle bir reklamdı : “Hayaliniz zayıf olmak mı?” Burada demek istediğim şey şu : insanın hayalleri bu kadar yavan bir şeyle kısıtlı olamaz…Bunu düzenleyen reklam yapımcılarının ise bunu sallamadığını biliyorum…Ben de reklamcı değilim zaten...Ben vermek istediği mesaja bakıyorum daha çok…Sanırım televizyonların son zamanlarda insanları sürüklemeye çalıştığı psikoloji : onları “küçük hayaller kurmaya” yönlendirmek şeklinde oluyor…Küçük hayaller kur , onları elde et ve mutlu ol…Daha da önemlisi başarılı olduğunu san…

‘Oysa insanın hayalleri bence , onun kendi beyninde kurduğu en güçlü barajları bile yıkalabilecek sel gibi olmalı…Bunu aşarsa zaten , gerçekten gerçekleştirmiş olur isteğini…

‘Saatlerin geri veya ileri alınması konusunda benim görüşüm elbetteki pragmatist bakmak olacaktır…Düşüncem şu şekilde tezahür edebilir : Okula ne kadar geç gidiyorsam o kadar iyi…Saatlerin ileri alındığı yaz döneminde bunu çok önemsemesem de ; kış saati uygulaması birebir okul zamanında olduğu için , sanırım saatlerin geriye alınmasını daha çok seviyorum…

‘Televizyon seyrederken , sevmediğim ve biraz da korktuğum bir durum var o da : gayet güzelce bir kanalı seyrederken birden elimin yanlışlıkla kumandaya gitmesi ve bunun “karıncalı kanalın” açılması ile sonuçlanması…Karanlık bir ortamda iseniz ve televizyonu kısık sesle izliyorsanız bu karıncalı kanalın ortaya çıkması sizi dehşete düşürebiliyor…Mümkünse böyle kanallar olmasın…

‘Aynı korku ve gerilimli dakikaları uzunca sessiz bir şekilde dururken , içmek için yanıma aldığım su şişesinin – ki bu şişe genellikle 1 lt. Coca-Cola şişesidir – birden patlaması…Garip bir olay bu ama yeterince ürkütücü…

‘Son olarak , sakızlara değinmek istiyorum…Ukalalık yapmak istiyorum elbetteki : şekerli sakız tam bir zaman kaybı…Sakızdan alınan zevki minimuma indiriyor bence…Çok enderdir şekerli sakız çiğnediğim ; çiğnersem de hala bulabiliyorsam "Şıpsevdi" alırım…Bunu almamın nedeni tabii ki de içinden çıkan aşk ile ilgili şeyler değil…Tamamen küçüklükten beri aşina olduğum bir tat ve çok da güzel olduğu için tercihimdir…Onun dışında Falım sakız favorimdir ; mavi veya yeşil renkli olanından vazgeçmem…Falım sakız hariç çiğnemem böyle de bir saplantım vardır…

Üşenmedim araştırdım :
Edessa : Şuanki Şanlıurfa ilinin eski adı…
Komagene : Şuanki Adıyaman ve çevresinde bir zamanlar hüküm sürmüş uygarlık…

0 yorum galiba:

Yorum Gönder