Merhaba, takıldığım ve pek haz etmediğim konulardan biri de (daha önce de sözünü etmiştim yazılardan birinde) “yaka mikrofonun aşırı şekilde ezilmesi sonucunda höykürme şeklinde konuşma” babında “GEEEL” “gel bakim buraya” “gel, gel, oyy, gel” gibi cümleler. Bu genelde dizilerde, hayatımızda, karşı tarafı teskin etmekte kullanılan popüler bir ifade. Duyduğum zaman hayattan soğuyorum ve anlamıyorum. Sorunu olan kişi, diğer kişinin ‘gel’ çağrısına uyup sarılınca her şey çözülüyor mu? Çok saçma gerçekten.
Sosyal medyayı birçok yönden
eleştirebiliriz. Çoğu zaman dikkat edilirse, hatalar ve tuhaflıklar silsilesi
bizi karşılayabilir. Sürekli aklımda olanlardan bir tanesi: “yabancı
platformlarda paylaşılıp ülkemiz kullanıcılarının da bunun aynısını kopyalayıp
kendilerince bir espri yapma ihtiyacı hissetmesi ve sanki ilk kez kendileri
paylaşıyormuş gibi bunu ‘repost’ etmeleri. Yeniden paylaşmaları. Bence gereksiz
bir eylem. Bana göre çoğu şey gereksiz de neyse..
Gençlerin, daha doğrusu ergenlerin
ve onların küçük kardeşlerine geçen, ağızda eğreti duran ifadeler beni yoruyor.
Zaman kaybı gibi. “Boş yapma” demek mesela en gözde olanlarından birisi. Yerli
yersiz her şeye boş yapma diyebilme özgürlüğünüz var günümüzde.
Evet, boş yapıyoruz çoğu zaman ama
bunu bir başkası yerli yersiz dile getirince ellerine ne geçiyor anlamıyorum.
Bir şeyi araştırıp öğrenme,
bununla ilgili bilgi paylaşma artık günümüzde ‘cringe’ (utanılacak) bir şey
haline dönüşmüş durumda. Bundan yaklaşık on yıl önce kadar böyle bir durum
tuhaf karşılanmazken şu anda bir bilginin doğrusunu (veya alışılagelmişinin
bilgisini vermek) ayıplanacak bir unsur haline gelmiş durumda. En azından bu
benim gözlemim.
Aslında olumsuz şeyleri kaleme
almadığım bu kısımda, ilginç bir şekilde daha önceden hoşlanmadığım ve
şimdilerde hoşlandığım bir şeye evrilen durumdan bahsetmek isterim: o da boxerların
kıç-kuyruk sokumu kısmında yer alan 5li 10lu plastik etiket kısmının değişmiş
olması. Bunlar büyük markaların boxerlarında var ve nedense kurtulmak mümkün
olmuyordu ama, en son aldığım bir markada bu sorunun aşıldığını görmek beni
memnun etti. Gerçekten hayat kalitesini artıran bir durum oldu bu.
Düzgünce yaşamak diye bir durumun
olmadığını zaman içinde anlamıştım ama çoğu şeyi kafanda rayına oturtmuş gibi
görürken, illa bir yerden sorun çıkması, kafayı çok yoruyor ve moral
düşürüyor.
Neyse vardır bir hayır deyip yola devam ediyorsun.
Yukarıdaki paragrafa ek olarak,
eskiden yer alan her sene çılgınca şu telefonu/tableti alayım çılgınlığı son
dönemde azaldı gibi. O da güzel bir gelişme bence.
Son olarak futbola da değineyim.
Hangi takımı tutuyorsan tut, karşı tarafın maçlarına şike/hakem bilmem ne demek
sizce de baymadı mı artık? Demek ki bu ülkede top oynanmıyor hiç. Her maç bir
kurgu.
Bunlardan kurtulup eski yıllardaki
futbol rekabeti özlemini taşıyorum kendi açımdan. Bu gereksiz bir duygu olsa bile. Başkalarının fikirlerini pek önemsemiyorum bu noktada. Çünkü insanın
ilgilenmek istediği az da olsa bir şeyler oluyor hayatta.