RSS

Sempatik Değilim...

‘Komşuluk ilişkisi kalmadı diyorlar da ; cidden kalmadı…Fakat bu 'yıllardır görüşen komşu samimiyeti' sergilemek niye ? Bunu anlamıyorum…Genellikle bunun yansıması günün birinde 'ilk kez' görülen komşunun size “aşure” getirmesiyle oluyor…Birincil şahıs olarak kapıyı ben açıyorum…Gelen kişi ise komşunun yine bilinmeyen bir aile üyesi…Buradaki yapmacık tabloyu bozmamak için bir oyun oynamak zorunda hissediyorum kendimi…”Teşekkürler” sözcüğünü çok sık kullanmadığımdan , ağızda ilginç durması bu esnada fark ettiğim bir şey…İlk aşamada soğukluk olmadığı anlaşılırsa , günler sonra , tuz , kap veya başka bir şey için gelebiliyor samimi(!) komşu…

‘Aşure demişken , aşureyi sevmiyorum kardeşim.Zorla sunuluyor bir de : çok güzel bu yemelisin diye.Bu kadar şeker oranının fazla olduğu , 'çorba' gibi bir tatlı daha bilmiyorum.Şekerli ve sütlü tatlıları seviyorum amenna.Sütlaçtan vazgeçmem…

‘Komşuluğun azaldığı iyi oldu aslında , kapı önünde saatlerce konuşmalar olmuyor artık…

‘Cnbc-e dizilerinin sonunda bitip ekonominin başladığı saatler var ya en çok o saatleri seviyorum.Böylece beyinleri "Desperate Housewives" ile dolu bünyeler bir an olsun gerçek
dünyaya dönebiliyorlar.Yoksa böyle düşünmekle ben mi desperate oluyorum ? Kim bilir…Ukalalık parayla değil...

‘Tugay’lı Vodafone reklamının etkisinden çıkmak için neler yapmam gerekiyor bilmiyorum.Alışmak için ne yapmam gerekiyor onu da bilmiyorum.Tugay’ın şok edici saç stili ile onu görmeye alışmadığımız tavırları beni dumura uğratıyor yeterince.”Tugay zaten biliyordu” diye de bitiriliyor reklam.İyi güzel de, biz bilmiyorduk.Yani böyle , illaki birileri gelip bize “mış mış” “şöyle bir şey var mış” diye anlatmalı mı bazı reklamlarda?…Direk söyleseniz ya , 3G budur diye…

‘Evde televizyon ve televizyon kumandasının hakimiyeti diye bir olay var.Bu çok önemli bir şey bana göre.Tüm yaşamsal zevklerinizden bir an uzaklaşıp bir an için bu otoritenin tadını çıkarmak ilginç bir deneyim.Müthiş bir güce sahip oluyormuşsunuz gibi oluyor.Veya bu kadar küçük bir şeyden ben mutlu olabiliyorum…Fakat bu otoritenin dışında nefret ettiğim bir şey var , o da pil yeri ters olan kumandalar…Bütün o imparatorluğunuzu yıkıveriyor…

‘Bazen evdeki kapılarlarla savaşıyorum.Kapattığım halde dil bölümü denilen yer tekrar tekrar çıkıyor…Bu sorun , benim kapıya gereğinden fazla nezaketimle çözülebiliyor.Fakat bu zaman kaybı moral bozmaya birebir…

‘Dünyaya güzel bir şeyler bırakmak çabasını oldukça seviyorum.Bu çabada olmak için ne yapılabilir diye düşünüyorum.Beyinlerimiz kafatasımızda kalmasa da yerlerde dolaşsa , belki dünya bilinçlenir…
Görüntü olarak kötü olsa bile , daha esnek bir ortam olurdu sanırım.Akıl akıldan üstündür sözü aklıma geliyor şimdi.Beyinlerden oluşan bir katman olsa fena olmazdı."Brainosfer" olurdu adı belki.

‘Huzur isteyen insanların , huzuru ararken huzursuzluk yaratmaları da bende huzursuzluğa yol açıyor çoğu zaman…İsteklerinizi ben bunu yapmak istiyorum demeden yapamıyor musunuz ? Tam tersi oluyor nedense…

‘Son olarak , tek bir sözle tüm dünyası yıkılabilen insanların , onca iltifata rağmen bu güzellikleri anlamaması şaşırtıcı gelmiyor bana…Ortasını bulamıyorlar bir türlü…Bunun nedeni : bu tür insanların acının ve olumsuz duyguların da yaşamın bir parçası olduğunu kabullenmemeleri…

Sempatik Değilim...

‘Düğünler ilginç gelir bana…Düğünlere katılmamak elde değil zaten…Sürekli sırıtışın eksik olmadığı bir ortam…Daha düğün başlamadan , sinir olmaya başlıyorum…Sabah erkenden kalkmak , tarzım olmayan kıyafetleri giymek…Aceleci olduğumdan dolayı , burada da bunu sergiliyorum …Sinir olduğum şey erkeklerin kısa sürede hazırlanıp , geri kalan zamanın –ki düğün saatine kadar yaklaşık yedi-sekiz saate denk gelir bu- kadınların hazırlanmasını beklemesidir… Kadınların şu saç savaşına değinmek istiyorum elbette…Bunun daha kısa sürede yapılma ‘ihtimali’ dahi yok mu ? Anlamıyorum…Bununla birlikte düğünlerde makyajdan dolayı , çoğu yakınımı tanımadığım olabiliyor son zamanlarda…İlginç evet…Sinir bozucu birçok detay var aslında düğüne kadar…Çok kişinin olması ve telaşın buna eklenmesi…Düğünler mümkünse lütfen yazın yapılmasın…Gıcık bir durum , zaten sıcak…Yapın ne güzel buz gibi havada…Ben olsam dünya evine yazın girmezdim…Ev sonuçta…Yazın yapılması şart ise , düğünler art arda olmasın mümkünse…

‘Düğün mantıklı bir anlamı olan , iki insanın yaşamlarını birleştirmesinin töreni…Peki taraflar neden oluyor peki ? Bunu da anlamlandıramamışımdır çoğu zaman…Erkek tarafı ve kız tarafı…Kazanan oluyor mu ? Hayır…Peki kaybeden ? O da yok…O zaman neden bu iki tarafın da gerginliği ve ayrı ayrı oluşu ? Normalde ben düğünün bir kaynaşma ortamı olması gerektiğini düşünüyorum…Halbuki oyunlar bile ayrı oynanıyor…Böyle bir yarışma havasında oluyor nedense…Bir tarafın diğerinden daha güzel olduğunun veya daha yakışıklı olması gerektiğinin veya her açıdan daha üstün olduğunu çabalamasının örneği var belki de...Samimi değil pek...İyi ki ablamız veya abimiz evleniyor…Siz yarışın diye başka bir ortam bulamamıştık zaten…Kaynaşma noktası yok…Erime noktası da yok…

‘Son olarak şunu ekleyebilirim…Düğünlerdeki şarkıları org'un başında fütursuzca çalan kişi sana sesleniyorum…Daha iyi yapabilirsin işini…Somurtarak değil...Severek yani…Yapmak zorunda olduğun için değil…

‘Yazın sıcağından ve neminden nefret etmemek elde değil…Bu yüzden sonbaharı ve kışı özlüyorum…İlkbaharı da gücendirmiyorum tabii ki…Demek istediğim : üretilsin artık şu sırta yapışmayan t-shirt…İnsanın derisi evrim geçirmeli bu ter hususunda…Zira , dışarı çıktığım ikinci dakikada sırılsıklam olmaktan bıktım…

‘Uzmanlar uzmanlar , yeri gelmişken , yazın ortaya çıkan uzmanları sevmiyorum…Samimiyetsiz oldukları ortada…Atıp tutma değil ama , bir şeyi bildikleri için onu insanların gözünün içine sokma potansiyelleri çok yüksek oluyor…Kendilerini yaza saklayıp , zorla ortaya çıkma isteklerinden kelli ; bu isteklerini abartıyorlar…Bir yönden de haklılar ama öğlen vakti dışarı çıkmak tam bir aptallık…Ama sen bunu döverek anlatamazsın ki…

‘Boş geçen tatillerde geçirdiğim zamandan çok , okulun zorunlu tatil olduğu zamanları daha çok seviyorum…Özellikle yılbaşından sonra şöyle rahat bir hafta tatil olsa fena olmaz…Olmadı kar tatilleri okumayı olanaksız kılsın uzunca bir süre…Biz de ‘tatilin’ keyfini çıkaralım…

‘Sözlerini yutarak ve bağırarak haber sunan insanları sevmesem mi ona da karar veremiyorum…Heyecanlanıp , kelimeleri yanlış okudukları zaman da bu sinir olma hissim geçiyor…Bir nevi tezatlık…

‘Karşıtlık , karşısına geçip neden karşı olduğunu karşındakine kanıtlama çabandır bence…Ama bunu yapamayan insanlar ben şuna ‘karşıtım’ demesin…Karşı ve karşıt olduğun konu ne ise onu erdemli şekilde yap değil mi ? Doğanın kirlenmesine karşıyım…Hadi ordan…Demekle olsaydı…

‘Bazen insanları kandırıyorum , bundan ben de hoşlanmıyorum…Sürü psikolojisini görmem açısından iyi oluyor…İnsanlar hemen her şeye inanabiliyor , sorup soruşturmadan…Enteresan...

Sempatik Değilim...

‘Şu son zamanlarda kimilerinin diline çok dolanan Sertab Erener’in malum şarkısı…İlk dinlediğimde , Sertab Erener’in takındığı o ruh hali gibi ben de şarkıya karşı tepkisiz kalmıştım …Tamamını dinlemedim bir süre…Sonra buralara düştü ve youtube’a düştü…İster istemez ben de şarkının tamamını dinlemek zorunda kaldım…Çok sevdiğim söylenemez…Öncelikle popülerliği çok abartıldı , aman aman süper dendi…Herkes msn kişisel iletisine “aşk seni bulabilir de…” ile başlayan şeyler yazmaya başladı…
Evet bana kızın , bana sinirlenin bunu istiyorum…Sinir olun…Bence berbat bir şarkı…Sözlerine gelmek istiyorum hızla tabii ki…İyi güzel bir şekilde başlıyor sanıyorum…
O zor günler, solan güller eskidendi geçti
O zaman aşık olduğum rüzgarlar esti esti geçti
Tamam…Peki…Zannediyorum ki şarkı bunun üzerinden devam edecek…
Geriye sadece yarım yarım sevgiler
Yüzüme inceden uzun uzun çizgiler
Şarkı burada biraz kemanla filan duygusal bir havaya giriyor…Bana ters gelen şey burada : “bitti” , “esti geçti” denilen şeylerin tam unutulmamış olması…Mademki esti geçti , yarım sevgiler diyerek niye kendini kandırıyorsun…Burada Sertab Erener’in yüzünü merak ederdim doğrusu…Herneyse…
Öznesi kalan süresi kısalan cümleler
Yalan dolan birkaç resim kaldı
Bir cümlenin öznesi kalırsa kısalmaz ; o zaman zaten cümle olmaz…Asıl tümleç olmazsa cümle kısalır…Bir de yüklem olmadan cümle olmaz zaten bunu da bilmiyormuş sanırım Sertab Erener ve bu şarkının sözlerini yazan kişi…Çünkü şarkının neredeyse “tamamına yakını” bitmeyen cümlelerden oluşuyor…Evet Türkçe uzmanı filan değilim ama bunu çocuklara öğretiyorlar 3.sınıfta…”Yalan dolan” resimden kastınız ne anlamıyorum ? Msn kişisel iletisine “aşk seni bulabilir de…” filan yazanlar size sesleniyorum…Biri bana bunu açıklasın…Evet , ben aşkı bilmiyorum bu satırlardan öğrenebilirim sayenizde(!)…
Aşk seni bulabilir de
Uzakta durabilir de
Samimi oluyor derken
Mesafe koyabilir de…
En hoşuma gitmeyen yer burası tahmin edebileceğiniz gibi…”Sen ne diyosun be asıl en güzel yeri burası , anlamıyor musun aptal” şeklindeki serzenişleri duyar gibiyim içinizden…Belki de daha kötüsünü ama ben de tam bu serzenişi istiyorum zaten , sinir olun…Bir kere aşk seni bulmaz…Karşı cinsten birisi seni bulabilir…Onun yerine X seni bulabilir de , uzakta durabilir de denilse daha anlamlı olurdu ama sanırım bu ,msn’e yazanların hoşuna gitmezdi…Aşk-ı memnu’da da yayınlandı bu şarkı , “samimi oluyor derken” iyice tiksinç oldu bence…
Cümleler bitmiyor kardeşim ; evet aynen devam ediyor böyle…Bu böyle olabilir de olmayabilir de , gelebilir de gidebilir de…Tamamen aşktan bağımsız bir takım sözler bunlar ve insanlar da çok güzel diyorlar buna…”de” bağlacını kullanmaktan utandım cidden…Ben sevmiyorum bu şarkıyı ; bu böyle…

‘Bir de yeri gelmişken söylemek istediğim bir şey var…Türk halkı olarak fotoğraf’a resim diyoruz…Resim çekinmek , resim çekilmek…Resimlere bakmak…Ben çekilmiyorum bu tür şeyler…Bazen fotoğraf çekiyorum…Duyduğumda resim diyen insanları oradan uzaklaşmak istiyorum olmuyor…

‘Lütfen kampanyası vardı bir ara futbolda…O kampanya ayrıca “fotoğrafını 60 70 derecelik açılarla çeken kızlar” için de yapılsın ve bu olay tamamen kapansın…Hem kalitesiz hem de tekdüze…Olmadı hep aynı tarz fotoğraf çeken kızlar testere filmindeki şırınga dolu havuza atlasınlar…

‘Bilmeyenler , bilmemeye devam etsin…Bilenler de çok umursamasın…Msn’de çok samimi olduğum insanlara “naber” demiyorum…Nasılsın demeye gayret gösteriyorum…Amaaan…

‘Araba alarmı deli etti bugün beni gece 11 12 gibi…Polis arandı ve yaklaşık bir saattir mahalleyi rahatsız eden alarmı susmayan araba çekildi…Şu alarmlar neden başka bir melodi ile olmuyor?! Şundan bıktım : “dırii dıırii, voooooooooooyn , RIIG RIIIG RIIIG , vaov vaov vaov vaov , dııııııı…” Nefret ettim…

‘Ukalasın diyenler, evet ukalayım…”