RSS

Sempatik Değilim...

‘Geçenlerde kulağıma gelen ve biraz garipsediğim bir sözcük grubu duydum : “Kolay aşık olmuyorum…” Yani şunu diyesi geliyor insanın : “bir de kolay aşık olsaydın…” Kolay aşık olmak terimi belki sonradan aşina olduğumuz bir şey ama bana garip geliyor…Bir insan kolay aşık olabilir mi ? Bence hayır…Aşk dediğin şey büyük özveri ve çok büyük sorumluluk gerektiren bir şey olsa gerek diye düşünüyorum…Bu ‘araziye’ atacağın adım da öyle halıya atacağın adımla bir olmamalı bence…Kolay aşık olanlar ise kendini kandırıyor diyebilirim…Aşık olmak çok geniş ve ele alınması gereken bir kavram ;ama kolay aşık olmak “kekremsi” bir tabir gibi…

‘Evin tozunu almak kavramıyla ilgili benim geçmişten beri bir problemim var…Aslında bu problem annemin titizliğinden geliyor ve evin tozunu almasıyla ortaya çıkan birtakım olaylar dizisi buna sebebiyet veriyor diyebilirim…Benim ona yönelttiğim ; “evin tozunu üç dört gün alma ondan sonra al ; nasıl olsa bugün tozunu alsan yarın tekrar toz olacak” önerim annemin davranışları karşısında pek de geçersiz kalıyor…Aslında ben bunun çok mantıklı olduğunu düşünüyorum ama yapacak bir şey yok…Evin tozu genelde her gün alınıyor…

‘Geçenlerde durakta otobüs beklerken , önümden geçen ilginç Şahin marka bir arabadan bahsetmem lazım…Modifiyeli bir araç değildi…Arabanın sahibi artık bilgisayar oyunuyla kafasını ne kadar bozduysa , arabanın ön camına “Most Wanted” yazdırmıştı…İnsanların bu denli zevklerini yansıtmasını aslında çok kötü yorumlamıyorum…Belki o kişi için güzeldir ama garip bir huy olarak nitelendirilebilir…

“Nitelendirilebilir demişken , “edinilebilir” fiili bazen söylenirken insanın değişik bir haz almasına neden oluyor...En azından benim için öyle diyebilirim…Türkçe’nin belki de güzel bir dil olmasından kaynaklanıyor olabilir…Son derece yaratıcı bir dile sahip olduğumuzu düşünüyorum…

‘Burada şunu da söyleyebilirim , dilimizi çok kötü kullanan bir takım insanlar olduğu hepimizin bildiği bir gerçek…Zaten çoğu kişi de doğru düzgün kullanamıyor…Bence derdini anlatabiliyorsa , çok da insanları hırpalamamak lazım doğru Türkçe konusunda…Çünkü halk dili denilen bir şey var ve insanlar dışarda dil kurallarına bu kadar uymak zorunda değil…Farklılık ve eğlence yaratan dilimizdeki bu hatalı kullanımlardır diye düşünüyorum…

‘Sürekli gelen maillerden birinde (ki ben onları “gereksiz” olarak işaretlememe rağmen) beni bekleyen bir dişi şahsın olduğunu , takma isminin ise “Esmer Bomba” olduğunu öğrendim…Keşke işler bu kadar kolay olsa…Ama zor…Seni bekliyor ve takma isim kullanıyor…

‘Boğazıma düşkün bir insanımdır… Bununla birlikte pisboğaz değilimdir …Vazgeçemediğim ve asla “hayır” diyemediğim lezzetler var…Bunları söylemeden geçemem…Canınızı çektirmiş gibi olacak biraz ama yine de söyleyim…

‘Tabii ki kültürümüzde yeri apayrı olan kebaplardan…”Adana kebap” , “Beyti” , “İskender” ve “Lahmacun”…Bunlardan vazgeçemem işte…Tatlılardan ise ; “baklava” , “künefe” , “sütlaç” ve “revani”…Evet bu kadarla sınırlı değil tabii ki ama…

‘Şimdi diyebilirsiniz bu adam neden böyle aç bir haldeymiş gibi yazıyor bunları diye…Bunları yazarken gayet de toktum…Aslında gelmek istediğim nokta farklı…Tabii ki yukarda dediğim şeyleri sonuna kadar seviyorum ; ama bunun yanında bunların sadece ülkemizde olmasını ayrı bir seviyorum…Belki de kendimi şanslı bulduğum durumlardan birisi de Türkiye’de olup bu yemekleri yiyebilmemdir…Diyebilirsiniz ki yurtdışında da yapılıyor orada da var…Ama Adana Kebap’ı Adana’da yemek gibisi yoktur…Deneyin…Hiçbir şeye değişmem…

Sempatik Değilim...

‘Girişte gözüme bir not çarptı…Zaten ben böyle şeylere gelemediğim için veya belki de sizden daha çok ‘umursadığım’ için burada anlatmayı düşündüm…”Fakülteye giriş saati 7.45’te başlamaktadır…” yazıyor A4 kağıdı üzerine “Times New Roman” ile yazılmış bir yazıda…Bu yazıyı yazan kişinin , yazdığı şeyi çok önemsemediğini zaten “Times New Roman” ile yazmasından anlayabilirsiniz…

‘Umursamazlıktan çok önemle üzerinde durulması gereken şey şu : burası Türkiye’de dil üzerine eğitim veren en değerli okullardan birisi…Hadi diyelim bu notu düşen kişi Türkçe bilmiyor , fakülteyle çok alakalı bir insan değil ; sadece güvenlik vasıflarını yerine getiriyor…Ama hiçbir öğretmen seviyesindeki insan çıkıp da bunu görmüyor mu ? Garip…

‘Aslında acınası bir durum , dil ve tarih fakültesinde dil kurallarına uymayan böyle bir notu yazan , kendi dilinden habersiz bir takım insanların varlığı…Ayrıca şaşırmamak da gerekir , kendi tarihlerini de çok iyi bilmiyorlardır bu insanlar…Doğru fakültedeyiz(!)…

‘Faturalarla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum…Posta kutusunda elektrik , telefon , kredi kartı ile ilgili faturaları görünce bunları seviyorum…Nasıl ? diye sorabilirsiniz…Cevap şu : zarfın dış yüzeyleri böyle renkli ve albenili…Hem senin adına gönderilmiş…Bu yüzden ilgi çekici…Zarfın üstündeki reklamları öyle çok sevdiğimden değil ama onları ilginç bulurum…

‘Fatura demişken , telefon faturam geldi…Evimde telefon yok o yüzden sadece internet’i kullanmak için Hesaplı-Hat kullanıyorum …Bugün gelen faturada dikkatimi bir şey çekti : Aylık ücret dışında bir de diğer ücretler kısmı var faturada…Diğer ücretler kısmında yer alan ibare şu : “Çeşitli Borçlar” Hangi çeşitli borçlar bunun hakkında bilgi yok…Sorsan yine umurlarında olmaz…

‘Alışveriş arabasını kullanmayı seviyorum…Ehliyet sıkıntın yok , hız sorunun yine yok…Küçükken de çocukların oturması için açılan küçük bölmede oturmayı severmişim…O günden bugüne alışveriş yapılan büyük marketlerde tek ilgimi çeken şey de bu alışveriş arabasıdır…Diğer insanların bunlar annem babam bile olsa onların kullanmasını doğru bulmam…Arabayı kimseye vermem…Ukalayım…

‘Arabalarla ilgili küçük bir şey söyleyeyim , “dört teker değil mi gidiyor işte” sözünü çok doğru bulmuyorum…Bebek arabası da dört tekerli sonuçta…Araba dediğin biraz kullanışlı olacak , çok lüks olmasına gerek yok…Bunun yanı sıra insanın hayalleri de olur Ferrari almak gibi…Benim hayalim bir gün Ferrari almak…

‘Araba , motor , bisiklet diye aklımdan geçirirken bisiklette kaldım…Ne zamandır bisiklet kullanmadım ve çok özlediğimi düşünüyorum…Böyle akrabalarımı ziyaret ettiğimde filan varsa bisiklet kullanırım…Çocukken bisiklet manyağıydım diyebilirim…Toplam 6 tane bisiklet eskitmişimdir…Bazılarınız : “O da bir şey mi ben 15 tane eskittim” diye yarışa girebilirler benimle ama buna gerek yok…Evet ukalayım…

‘Bisikleti , yani gerçek bisikleti iki tekerli olanı duvara tutunmadan ilk sürdüğüm günü hala hatırlarım…Böylesine bir özgürlük tatmamışımdır belki o yaşlarda…Çevreden aldığım övgü, son dakikada golü atıp maçı kazandıran adamın aldığı övgüyle eşdeğerdi…Güzeldi ,unutmam…

‘Bisiklet demişken , üç tekerlekli garip bisikletten de söz etmem gerekir…Bu bisiklet türünü de kullandım ama bu bisikleti bırakmam bana motor çarpmasıyla aynı güne denk gelir…En azından öyle hatırlıyorum…Bir çok bisiklet çeşidim oldu…Gururluyum…

‘Son olarak , bisikletin zincirini çıkarıp tekrar takıp bisikleti çalışır hale getirmekten büyük zevk duyardım…Kirlense de elim önemi yoktu o an için…Nerede kaldı o günler ?

Sempatik Değilim...

‘”Size dürüstçe bir şey itiraf edeyim mi?” gibi veya buna benzer cümleleri duyduğumda çok umursamamışımdır…Ama bugün aklıma geldi ve gerçekten kendime de şaşırdım nasıl fark etmemişim diye ? “İtiraf” denilen şey zaten kendi içinde bir ‘dürüstlük’ barındırır…Dürüstçe itiraf nasıl oluyor , aklım alabilmiş değil ama bu kullanım var günlük hayatta…Bir de bununla birlikte “yalan itiraf” konusu var…Bir şeyi anlatırsın ve bu yalan olursa zaten itiraf olma özelliğini kaybeder...Garip…

‘Segment kelimesi , yabancı bir kelime çok sık da kullanmıyoruz , fakat tek kullanıldığı yer sanırım arabaları anlatırken yaptığımız sohbetler…İşte T marka araba üst “segmente” ait bir arabadır ; C marka araba orta “segmente” aittir…Aslında “segment” kelimesi anlamını çok da umursamadığımız ama ağzımızda şık durduğunu düşündüğümüz kelimelerden sadece birisidir belki de…Ukalalık yapıyorum evet…

‘Tek sigara olayını anlamıyorum…Aslında ne var canım anlamayacak diyebilirsiniz…Tam bir paket alamayacak kadar parası olmaması durumunda insanların yöneldikleri hareketlerden birisi bu sanırım…Ama zaten sigarayı özleyen bünyenin tek bir sigara ile idare edebileceğini düşünmek-en azından tiryakiler için-bir kendini kandırmaca diye düşünüyorum…Tek sigara alan insanın tavrı da komik gelir bana…Utanıyormuş gibi…

‘Siirt şekerini seviyorum…Geçmişte kaldı benim için ama sanırım tekrar bulsam hayır demem…Normal küp şekerle arasında dağlar kadar fark olduğunu söylemem lazım…Bir kere Siirt şekeri (veya ismi farklı bir şey de olabilir,küçüktüm hatırlamıyorum) , biçimsiz ve küçük bir taş parçası kadardı…Tadı çok daha yoğun ve tam bir şeker hissi alıyordunuz…Umarım bulur ve o şekerin tadına bakarsınız…Unutmadan ekleyim : çaya atılan bildiğimiz şeker bu , öyle akide şekeri tarzı bir şey sanmayın…

‘Geçenlerde gördüğüm bir reklam kafama takıldı , ona değinmeden edemeyeceğim…Reklamda kişi elmayı kesiyor gibi yapıyor sanırım ve elmanın birden suyu akıyor…Ardından havucu ikiye kırıyor ve havucun sarı suyu birden akmaya başlıyor bardağa…Karpuz var mıydı tam emin değilim…Bu makinanın özelliği “her şeyin suyunu sıkabilmekmiş”…Ne gerek var yani , bırakın da elma suyu da içmeyelim ; elmayı elimizle yiyelim…Havuç suyu da eksik kalsın…Anlamıyorum…Ukalalıksa ukalalık…

‘Bir de çoğu şeyin böyle suyu çıktı , nektarı ve karışımı çıktı…Kırmızı meyveler , sarı sebzeler…Turuncu baklagiller…Kahverengi saçmalıklar…Vişne suyu gibi mükemmel bir içecek varken , neden tutup sen bunu nar suyu ve diğerleriyle karıştırıyorsun ki ? Tadı da berbat tavsiye etmiyorum kimseye…Böyle şeyler yenilikten çok bayağı bir etki bırakıyor bende…Bilemiyorum…

‘Elektrikler her kesildiğinde artık buna gerekçe olarak “Trafo patladı” cümlesini duymaktan bıktım…Bunu anlamaya çalıştım ve kendimce bir sonuç çıkardım o da şu : sanırım bu işle ilgilenen kişiler , ilgilendikleri mevzu karmakarışık olduğundan ; dışarı verebilecekleri basit ve anlaşılır cevap “Trafo patladı” oluyor…Devresi yanmış olabilir , kabloların iletkenliği azalmış olabilir ama sonuç hep aynı “Trafo patladı”…

‘Elektriklerin uzun süre gelmemesiyle birlikte , insanın ne kadar elektronik aletlere ve elektriğe bağlı olduğunu görüp , şaşırıyorum ve üzülüyorum da…Elimiz kolumuz bağlanıyor gibi oluyor…Bunu hissetmek kötü gerçekten…Esir alındığımız bir konu da budur sanırım yüzyılımızda : “Elektrik”…

‘Buna rağmen elektrik geldiğindeki o ilk dakikalardaki yaşadığım sevinci çoğu zaman başka şeylerde yaşamamışımdır…İlginç…

Sempatik Değilim...

‘Geçenlerde marketten ‘çokokrem’ tarzı bir şey almam gerekti…Rafta uygun gördüğüm Chokella’yı aldım…Fakat alırken dikkatimden kaçmayan bir slogan gördüm paketin üstünde : ”Her dilimi öpücük garantili” yazıyordu…Buna eşlik eden, elinde tuttuğu ekmek dilimine Chokella sürüldüğünü anladığımız bir çocuk annesini öpüyordu…Bir kere her dilimden sonra bize bu lezzeti sunan kişiyi öpmek anlamsız…Ayrıca illa ki çocuklar mı teşekkürlerini sunuyor…Bunu büyükler de yiyebilir…O zaman öpücük konusu farklı boyutlar kazanabiliyor…Ben tek bir anlam çıkarmam buradan…Buna rağmen aldım Chokella’yı bilemiyorum…


‘Berber ki sadece biz erkeklerin aşina olduğu ortamdır…Orada yer alan bir olaydan bahsetmek istiyorum…Genelde saçlar kesildikten sonra yıkanıp yıkanmaması berber tarafından sorulur…Ben de genelde hayır derim bu soruya , ama bu sefer evet dediğim anlardan birisine denk geldi…Cidden iyi de oldu diye düşünüyorum…Sıcak suyun oranı ancak bu kadar ayarlanabilir…Evde bu kadar iyi bir ayarlama yapamazsınız o derece…Adamlar işi biliyor…

‘Saç demişken ; saçlarımı uzatma konusuna değinmek istiyorum…Bunu daha önce sıkça denedim , ama o uzun saç ile kısa saç arasındaki dönemi hiç sevmiyorum…Bununla birlikte zaten ben saçıma bakım filan yapmayı sevmiyorum öyle…Neden ? derseniz , bunun cevabı en basit şekilde “üşengeç” olduğumdur…Uzunken saçım çok dökülüyor…Bu yüzden bunlar beni saç uzatmaktan soğutuyor diyebilirim…

‘Uzun demişken kısaya da değinmeden edemem…Ben kısa saçı daha çok seviyorum diyebilirim…Yani uzunken çekeceğim çileye , bu kısa olduğu zamanlardaki rahat halimi yeğlerim…

‘Tembellik ve üşengeçlik çok çok önemli ve ele alınması gereken kavramlar…Tabii uzun uzun yazmak daha yararlı olur ama kısaca değinmem gerekiyor burada…Tembellik çoğu zaman yaptığım bir eylem…Bununla ilgili kararım ise asla ‘çok seviyorum’ veya ‘nefret ediyorum’ şeklinde değil , ikisinin ortasında bir şey…Kimi zaman berbat hissettiriyor mu ? Evet ama onun dışında çok da zararlı bir şey olduğunu görmedim duymadım…Ukalalık ediyorum evet…

‘Üşengeçlik , tembelliğin arkadaşı gibi…İnsanlarda vardır ya , yapılmaması gereken daha cazip gelir…Üşengeçlik de benim için böyle…Bırakın insanlar rahat rahat yaşasınlar , çok sıkıya gelmesinler isterim…Kendimde de bunu uygularım çoğu zaman…Fakat üşengeç olmayalım diyen insanların böyle ordu gibi olması da canımı sıkıyor…Biz üşengeçlerin öyle bir örgütlenme çabası yok , bu şekilde memnunuz…Ama canımız da sıkılıyor bir takım nedenlerden dolayı…

‘Bütün GSM operatörlerinin zaman zaman bize yolladıkları kampanya mesajlarını çok ‘dandik’se okumadan hemen silip ; değilse okuyup ardından hiç düşünmeden siliyorum…Çünkü kampanyaya katılan onbin kişiden birisi olmak , bana bir şey kazandırmaz gibi geliyor…Zaten kazanamıyorsunuz da genelde…Bu gibi riskli şeyler için Piyango’ya katılmak veya İddia oynamak daha zevkli diye düşünüyorum…

‘En sevmediğim ve artık ‘ne yazık ki’ kanıksadığım anlardan birisi de dersi dinliyormuş gibi yapıp dersten bir şey anlamamam…Bunu açık yüreklilikle söylemekte hiçbir sakınca yok…

‘Bir başka değinmem gereken konu da ‘kırk dakika’ ders baştan sona yanlış olması…Neden kırk dakika olduğu da muallak…Yani öğrencilerin anlama süresi kırk dakika ile mi sınırlı ? On dakikada anlayamıyor muyuz biz konuyu ? * Demek istediğim kırk dakikanın sonlarına doğru(veya işte dersi blok yapıp o dersin son dakikalarına doğru) kimsenin konuyu anladığını sanmıyorum…Anlayan varsa da o kişileri sevmiyorum…

‘Solaklar zeki midir ? Çevremizde solak insanlar daha zekidir diye bir söylem var…Bu ne kadar doğrudur bilinmez…Ama bazı solakların biz ‘zekiyiz’ iddialarının olması , sağ elini kullanan insanların da bunu umursamaması sonucu ortaya çıkan bir yorum bu…Bununla birlikte sağ elini kullanan bazı insanların solakları o şekilde görmesi , geri dönüşü olmayan bu yoruma sebebiyet vermiş olabilir…Evet solağım…Evet ukalayım…

* Ders , okul ve eğitim sistemi hakkında eleştirmeye kalksam sabaha kadar gider…Ki bunu da bir ara yapacağım zaten…