RSS

Elli

Et yiyemiyor insanımız…İnsanımız dedim çünkü , içinde bulunduğumuz topluluğun salt çoğunluğundan fazlasının bu eylemi gerçekleştirdiğini düşünmüyorum…
Aslında söylemek istediklerimin hepsini aynı anda dile getiremem ama , öncelikli olarak , bir insanın güzel bir şey yiyememesinin benim canımı çok sıktığını söylemem lazım…
Ne demek et yiyemiyor ? Et yiyememek başka bir şeylerin “zaten” habercisi mi ? Evet…
En temel duygulardan yoksun bir biçimde sürdürdüğümüz bu yaşamın neresini katlanılabilir ve çekici buluyorsunuz sorarım size…
Ama o et alamayan insan bu yaşamı , çekilebilir bellemiş yine de…Görmezden gelmek zorunda kalmış…
Ne acıdır : “ben emekliyim ve kırmızı et yemek benim ne haddime” cümlesini duymak…Bana çok hazin geliyor...O insan et yiyemiyor ve biz bunları izliyoruz…
Hangi birimiz de et yerken bunları düşünüyor bilmiyorum…

İçinde bulunduğumuz çağı örnek verip; bu devirde de hala böyle şeyler yaşanabiliyor mu demek aslında popülerliğini kaybetti…Çünkü anlamsızlaşmaya başladı…Bundan bir beş yıl öncesinde de , aynı cümleyi kullanıyorduk şimdi de kullanıyoruz , değişen hiçbir şey yok…
Bence değişmeyen ve sürekli iştigal içinde olduğumuz şeyler bile artık değişmeye başladı…
Demek istediğim şey , insanın onurunun ve vicdanının kaybolmaya yüz tuttuğu değil tam olarak…Demek istediğim bu tür duyguların “çoğu zaman” es geçildiği ve üstünün kapatıldığı(öyle olması gerekmesinin kanıksanması)…

Gelişen , kendini geliştiren , büyüyen , akıl muhakemesinin ilerlediğini zanneden , globalleştiğini ve atılım yaptığını sanan bir çok insan var…Bütün bu duygularla kendi içinde yoğrulurken , farkındalığının da azaldığının farkında değiller…Bu insanların en çok yediği şeylerin başında et gelmesi de,ilginç geliyor bana…
Kendimi , vicdanın sözcüsü olarak görmüyorum , bu vasfı yüklenmenin de çok zor bir şey olduğunu düşünüyorum…Kimi zaman benim de vicdana sığmayan davranışlarım oluyor…
Ama , insanı bıktıran şeylerin olması , bundan sıkılması , şüphesiz onun vicdanıyla alakalı şeyler…

Her şeyin doğru(!) olduğu bir ülkede , et fiyatlarının bu kadar çok olması aslında önemsenmeyecek kadar küçük bir şey(!)…Bütün bu doğruların(!) içerisinde , etin yeri kuşkusuz başları çekmeyecektir…Kuşbaşı otuz tl olmuş , pirzola elli tl olmuş , çoğu kimsenin umrunda olmaz…Ama sonuçta büyüyen ve gelişen bir ülkeyiz , bu tür şeylerin lafının edilmesi çok önemli değil(!)…

İnsanlık olarak-insanlığı geçelim- toplum olarak ; biz , galiba git gide , soyutlandığımız ,yemekten bile zevk almadığımız(alamadığımız) bir yapıya bürünüyoruz…İnsan temel ihtiyaçlarından zevk çıkarmayı bile beceremiyorsa , o zaman diğer şeylerden nasıl zevk çıkaracak ? Yani insan böyle giderse ,en nihayetinde , en basit duyguları bile layığıyla yaşamayı beceremeyecek…

İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır demişler…Kendim, et yemiyor muyum? Evet , “ne yazık ki” ekonomik sınıflara göre ayrıldığımız şu ülkede ,zaman zaman et yiyebilen bir insanım…Bunu yerken bile mütemadiyen cebini düşünen ve bundan zevk alamayan bir insanım…

Hal böyle olunca , kimileri de kalkıp , sen laf edemezsin diyebilir ama bu benim içimden gelen fikirlerin yansıması olduğu için , paylaşmayı son derece samimi buluyorum…
Bunları söylemenin sadece et yiyemeyenlerin işi olduğunu düşünmüyorum…
İleride herkes doğru düzgün et yiyebilir mi bilmiyorum ama , umarım bu yazıyı tekrar okuduğumda , durumlar çok daha farklı olur…

0 yorum galiba:

Yorum Gönder