RSS

Rekl am

Son yıllarda reklam izleme oranımız arttığı gibi iyi reklam izleme oranımız da o derece azaldı diye düşünüyorum..."Yaratıcı" veya izlediğimizde “oha cidden adamlar yapmış" diyebileceğimiz güzel reklam kalmadı neredeyse...Avrupa’da bizden çok önce yayınlanmış ve ardından ülkemizde de yayınlanan ender güzel reklamlar var ; çıktıkça zaten diğerlerinden kolayca ayırt edebiliyoruz...Genelleme yapmak elbette ki yanlış olur ama son zamanlarda gözlemlediğim şey : "reklamların akılda kalmasından çok insanların onlardan nefret etmesi" oldu...Ben de şu anda reklam izlerken iğreniyorum ve küfrediyorum...Yine de reklamların izlenmeye değer olduğunu düşünüyorum birçok kişinin aksine...İzlenilir kılınması için de özel bir çaba sarf etmek lazım galiba , işte bunu göz ardı ediyorlar...Reklamcı değilim ama bu konuda biraz ukalalık etmek isterim...

Mucize sütte bak : Daha önce de değinmiştim bu konuya...Bu kez bir pop şarkının uyarlaması şeklinde yapmışlar...Günde iki bardak süt içince sanki dünyalar kurtarılıyormuş gibi , markasının bile daha ne olduğunu bilmediğimiz bir sütü içmemizi bize söylüyorlar...Günde iki bardak mucize sütte bak...Bak sen...Şu küçüklüğümüzden beri içmekten zevk aldığımız "süt"-ki saflığın simgesidir bana göre-ne zaman mucizelere yol açar oldu ? Bizim haberimiz mi yoktu ? Sanki onu içen çocuklar , her işinde başarılı oluyormuş gibi eğreti bir mesaj vermeleri de kesinlikle saçmalık...Bu kadar netim bu konuda , evet...

Halley: Küçücük bir harf değişikliğinin aman aman büyütülmesinin ve bunun ekrana nasıl yakışmadığının bir göstergesi oldu son zamanlarda bu Halley...”Halley’e bir haller oldu” manasına gelen(!) cümle o kadar kekremsi duruyor ki...”Halley” mademki "haller" olarak anlatılmak istenmiş , o zaman “Halleye Halley” nasıl oluyor ? Halley çok sevmezdim zaten ,yeni hali de eskisinden iyi olmamış...

Knorr çorbaları : Bu hazır çorbalara ayılıp bayılan insan var mıdır bilmiyorum veya sayıları normal çorbaları sevenlerden fazla mıdır ? Bilemiyorum...Eşeğin kulağına su kaçırmanın anlamı yok...Analı Kızlı , düğünlü nişanlı , geleneksel diye adlandırılan fakat öyle olmayan çorbalara kadar hepsini bir "hazır çorba" kampanyasıyla tüketiciye kakalıyorlar...Tadı tuzu olmayan şeyin,pazarlanması da bir o kadar tatsız tutsuz olur tabii ki...En son mantı çorbası çıkmış...Yaratıcılıkta(!) ve mide bulandırmakta son nokta cidden...

11880 : Bugünlerde sanırım en çok konuşulan reklamlardan birisi de bu...Oradaki kadının sesinin sinir bozucu olması bir yana , yine az önce bahsettiğim : “reklam yap ama nasıl yaparsan yap , insanların aklında kalsın iyi veya kötü” mantığını burada da görebilirsiniz...Benim takıldığım nokta ise bambaşka...”Bilinmeyen numaralar servisi”ni bir insan neden arar ki ? Orada ne idüğü belirsiz numaralar var belli ki...Aradığında öğrendiğin bir numara yok , bilinmeyeni servis eden bir kurumla karşı karşıyasın...”Bizim bilmediğimiz demek istiyorlar,onu kastediyorlar" demeyin şimdi bozuşuruz...Sadece ismine bakarak buradan yola çıktığım için söylüyorum...Kelimeleri tekrar kendi anlamlarıyla hatırlatayım : “Bilinmeyen(hiçbir şekilde bilinmiyor)” , “Numaralar(numara topluluğu)” , “Servisi(bunu sunan , o hizmeti sağlayan)”...

3G ile ilgili : Şimdi dikkat ettiyseniz telefonların fiyatları ciddi oranda düştü...En son gördüğüm bir reklamda sanırım 290 TL civarı bir fiyatta 3G’li telefon satılıyor...Bunun bu kadar düşmesinin nedeni 3G’nin kullanılmıyor olması...3G dünyada sadece ülkemizde var olan bir şey değil ayrıca Japonlar bu sisteme yıllar önce geçmişti...

Suya dayanıklı(!) bütün kağıt reklamları : Suya dağ dayanmaz denir ya cidden öyle...Ama sen tutmuş incecik bir tuvalet kağıdının suya dayanıklı olduğunu , suyu alt ettiğini söylüyorsun...Bu kadar da suyun ayrıştırma gücüne gücenen bir insan topluluğu daha görmedim...Halkımız bir de bunu benimseyip gidip alıyor , buna inanıp...İnanır mısınız %70'i su olan insanın bunlardan medet ummasına? Evet bir "ukala" ben varım bir de benim gibi sizle dalga geçen reklamlar...

Sağlıklı abur cubur : Artık saçmalığın daniskası...Türk insanını iyi çözmüş bunu üretenler...Cidden işlerinde başarılılar...Türk insanının beyni her gün “günde şu kadar şunu yerseniz vücudunuza iyi gelir , X madde Y hastalığına iyi geliyor” saçmalıklarıyla dolduğu için ;Türk insanı da ne duyarsa doğru kabul eder hale geldi...”Abur cubur kötüdür”...”Kötüymüş sakın yeme”...”Sağlıklı abur cubur çıkmış”...”O zaman yiyebilirmişiz”...”Uzmanlar öleceğimizi söylüyorlarmış...” “Ölmüşüz galiba”...Kim bilir sen kendini bilmezsen...

Sözlem

MSN , bilgisayarı açtığınızda Internet ile birlikte en çok kullandığınızdır programdır belki de... Bunu kullanan insanları birçok yönden ele almak istedim...En azından kendi rastladığım insanlar üzerinden bunu denedim...

Diyenler Köşesi:
MSN’e “mesene” diyenler : Hiçbir kaygısı olmayan insan modeline örnek olarak gösterilebilir...Hayattaki amaçları doğrultusunda sağa sola sapmadan ilerliyorlarmış izlenimi verirler...”Mesene” diyen insanın İngilizce’yle pek arasının olmadığı aşikardır ama bunun yanında bundan gocunduğunu da söyleyemeyiz...
Buna ek olarak → Bu tarz insanların “sörvır” olarak okunan kelimeye “ser-ver” dediklerine sıkça rastlanmıştır...Örnekler “knight” – “KInayt” ve “kİY” yerine “key” örnekleriyle de pekiştirilebilir...
MSN’e “emesen” diyenler : Aslında son derece normal görünmesine karşın , her türlü gizliliği barındıran tipler bu gruba girebilir...Belki kendi kendilerine “Mesene” demek hoşlarına giderken , dışarıya “emesen” demeyi yeğliyor olabilirler...Yine de "sıradan”dırlar bu insanlar...
MSN’e “meSEncır” diyenler : Öğrenmeye açık , ama zora geldiği zaman da bu öğrenme hevesinin balon gibi sönüp gittiği insanlarda görülebilir bu kullanım...Kulaktan dolma bilgiye “doğru” gözüyle bakmanın bu insanlar üzerinde etkisi olduğu söylenebilir,keza savunduğu bir fikrin doğru olup olmadığını araştırma eğilimi de bu insanlarda görülmeyebilir...
MSN’e “emesencır” diyenler : Ki varsa böyle bir topluluk , süper olduklarını düşünüyorum...Standartlara uymayan , yaşamdan zevk alan tipler bu tipler olsa gerek...
MSN’e “mesıncır” veya “emesen mesıncır” diyenler : Tamamen kusursuz olduklarını düşünen tipler olsa gerek bunlar...Zaman zaman ben de bu gruba girme gafletine düşüyorum...Bazen çok “doğrucu” oldukları için sıkıcı olabiliyor bu insanlar...En güzeli mükemmeliyetçi olmamak...

Yazı stiline göre:
Yazı rengi zaman zaman değişebilen veya sürekli aynı rengi kullananlar : Manidardır bu tür insanlar çünkü bir rengin onları yansıttığını düşünürler ve bu rengin uğurlu geldiğini bile iddia edebilirler...Tanınmaları açısından iyidir , o renkle yazdığı için bi süre sonra o kişiye alışırsınız “o” ve “onun yazı rengi” diye...
Yazı tipini yıllardır aynı tutan ve rengi de siyah olanlar : Bu kategoriyi çok değerlendirmeye gerek yok aslında fakat çıkarım yapmak gerekirse herhalde sabırlı(veya sabırlı olmayı öğrenen) tipler olarak görebilirim onları...Kararlılar mı değiller mi bu kesin değil...Bazen takıntılı olduklarını söylemek de yanlış olmaz...Bu gruba kendimi de dahil ediyorum...”Verdana Kalın 10”...
Yazı tipini hiç önemsemeyen sürekli başka bir yerden oturum açıyormuş izlenimi verenler : Gerçekten önemsemeyen insanlardır , hızlı konuştukları düşünülebilir...Hayatı anında tüketip yenisi için acıkmaya başlayan tipler olarak niteleyebilirim...Üşengeç olduklarından değil fakat öyle olmaya çalıştıklarından olsa gerek yazılarının anlaşılabilir olması için uğraşmazlar...Bozuk bir klavyeye sahipmiş izlenimi bırakırlar...
Yazarken her bir kelime için veya her bir cümle için “Enter” a basmayı sevenler : Aslında buna “öyle alışmış insanlar” demek gerekir...Karşısındaki insan için bu, haberlerde sağ veya sol sütunda aşağı doğru süzülen bildiriymiş gibi göründüğü için , rahatsız edici boyutlara ulaşabilir...Yaptıkları hareketlerde çoğu zaman dikkatsiz olduklarını ve uyarıldıklarını anlayabilirsiniz...
Yazdığını okutmakta diretenler : Sürekli olarak parmakları “ctrl” ve “v” tuşları arasında olan inatçı tipler olarak algılanabilirler...Yazdıklarının okunmadığını düşünmeleri onlarda ileride paranoyak eğilimleri artırabilir...
Yazarken çok bekleyen tipler : Şimdi bu tarz insanlar ikiye ayrılıyor : Birincisi gerçekten çok yavaş yazanlar ve “on parmağa” yakın kullanamayan insanlar (“ay ben yavaş yazıyorum kusura bakma” en çok kullandıkları özür ifadesidir) , ikincisi de özellikle karşı tarafı düşünmeye sevkeden veya gerçekten karşı tarafı gıcık edip heyecanlandıran tipler olabiliyorlar...İnsanı asıl manyak eden bu gruptur herhalde...
Her kelimenin ve cümlenin ardına “:D” koyanlar : Gerçekten sıkılmış veya sıkıcı insanlardır...Cümlede vermek istediği anlamı tam veremezler ve sıkıntı yaşarlar bunu da telafi etmek için “ :D” koyarlar yine de başaramazlar...Tam bir “kaybeden rolünü oynamak” diyebiliriz bu durum için...
Sürekli “smiley” ve özel efektli yazıyı tercih edenler : İnsanı canından bezdirici özelliğe sahip insanlardır...Özellikle her bir durum için ellerinde bir "smiley" bulunur...Diyelim çok sevinçli bir durum mu söz konusu hemen dans eden kız , ponpon ve daha bir ton gerizekalı şeylerle ekranınızı süslenmiş olarak bulabilirsiniz...

Kısa kısa durumlarına göre:
Çevrimiçi : Gayet hoş insanlardır , yeşil renk bir huzur mu veriyor bilmiyorum da insanları MSN’de daha samimi yaptığı bir gerçek bana göre...
Meşgul : “Ne idüğü belirsiz” insanlar için geçerli bir durumdur...Ne yaptığını bilemezsiniz arada kalmış insanlara da örnek olabilir...
Dışarıda : Benim en çok kullandığım , aslında samimiyetten uzak ama gerektiğinde konuşmayı yeğleyen insan modeline örnek olabilir...Bazen dışarda modunu cidden dışarda olarak algılayıp bu insanların konuşmaları için diretmemeniz gerekir...
Çevrimdışı görün:Kaçak oynarlar...Birçok seveni veya düşmanı olan tiplerdir , hayata nötr kalamazlar...Bazen sıkça konuştuğu insanların bile onlarla görüşmesini engelleyerek kendilerini altın tahtta oturuyor sanabilirler...Sadece kendileri istedikleri zaman konuşma başlatarak biraz olsun “bencil” zannedilebilirler...
Yokum diyenler: En nefret ettiğim gruptur...Bilgisayar başında olmasalar dahi programı açık tutarak ne yaptıklarını hiçbir zaman öğrenemediğimiz insanlardır...
Boşta , telefondan giren , bilmem ne’den oturum açanlar : Bende konuşma isteği bırakmayan tiplerdir , üzülsen olmaz gülsen olmaz,konuşsan hiç olmaz...
Otomatik İleti bırakıp kaçanlar : Benim de içinde bulunduğum grup , bazen güzel bazen kötüdür ama sanırım yaşamı kolaylaştırır biraz olsun...

Nickleri’ne göre’ye özellikle girmek istemiyorum çünkü binlerce tip var çok spesifik olacağı için ele almadım...Sonunda sustum şimdi biraz düzenleyim yazıyı bakalım...

ᵪḬ∞

-qwpoqkwpqndaskadnaslasnldaladsknqwıo3jğffjawfwfFFFfw33f32f32f32f32f32

--3232kfo2pfk32p2kk0920rjlmdsvlkasnmVŞBKJflıebjjlgnewşglknewglşnWGjNEKŞLnKJNıuşlbnıbLHBhuLBLIbhjwefnjşefnoNDİWOQNFEWLKFNEWKLFWNFKLWNFŞLEWNFŞLWENFLEWKNFWL ÖMFFN ÖMEWNFEWÇNMEFEWŞLFKEWNŞFLNŞOFN32IFO2WEOFKWPFOKEWPOFKşrejgenjklgnelkwqdlqwkjdpıo3290j4po3jpfojdewşldmnadblkfewnşwfkmewkflmewfşkrnmelgntrjlnsdmlewfnlknfeqwşklfnqnekşlfnekwknflknqefwlşqfnewnfqşo4gn54upogq54ıo4hqı3tjq34ppq3ıjo4tjoqtjo4iğtj34qjtpşo4jglqkewmfqlwmföççfözcvccövxmczvcvmcvmaererrqrg.rq...

Q34kqkg4op3gko43kpog090j4po3jpfojdewşldmnadblkfewnşwfkmewkflmewfşkrnmelgntrjlnsdmlewfnlknfeqwşklfnqnekşlfnekwknflknqefwlşqfnewnfqşo4gn54upogq54ıo4hqı3tjq34ppq3ıjo4tjoqtjo4iğtj34qjtpşo4jglqkewmfqlwmföççfözcvccövxmczvcvmcvmaererrqrg.rq...
Q34kqkg4op3gko43kpog09k90k90k0k9kq4pgokgşlgagöçdmdçömmcöçzöm cömçx.çn nan afşerwn fQWDşognk elrngklenklnq3şogşınoo34ı4ışog3ınqıogınIŞOFHEWIOLSHİİHİGTFÇHİGFÇHGSFHİG AAFE

FW-WF-F----F...F32K32OP32KPDWjWDŞLKWadwşlNDWKJLN32N33DINI32NOD3NDIODDLŞmldsmmdzömcxöçxcmz.çfngs.gngrnnklnknkgrknleklqruu3ıı3ıu32ıuu32u32ıu32ıu3ı32u5y3htjsadkldkfşoadfspkdspfskpofpodkaspfkpownfewıjbfwlKW
EBNKİLKJBnşjbjbjEFŞBJBJŞQBFEBJWWEWFEBJFBWJFBEBWFEWBFEBWFEWFŞLMEWFWEçççdwqçdqwç2ç12192u1aaqfeowkfkpoeoewkfoepwfnudu bchzhbrr wefkoewfkwefpoewkjq29818j98j9898918129829...

1321313129031919109ewqeqııqewweıqıeoqwıepqwepwıoqfrmdsfmdöfm fmlfmw lefm wlf lfwmlkf ewkmlwfme lewmfewf32ıu32n 23f2 ıon3f2fı32fn32ıın3f2oıno3f2n f2f32 ın3f2 ıno32fn2oınf2o0920209r2j09rjropwşeflzsklfdgrkmls.tkmlterkşlgtmaşwflmewşofımwşo 32mf2ıo nt2ıof2nm ogfı2nmfıo32mfıo32mf32ıofm2ıo2mf 2 F IMO32FIMO 32IMO IMO IMO 2IMOFM 2FŞLEARÇ ÖFM AÖÇNEF lrn2o2ıng43j09 309j3ğqpfo4m f mödfç M FÖÇFM Ç2Ö4FM44 32Ş MİXM PM XPM OIX m oımXMxoış ngşl34gk 34g3 4 ...

Ewqkodwoepdkepodkpo wo ewkpodwo wkperjoıgerıg erjıogerjgıjoergıjerıogjerföm öçadsmç zmczdöçmcöçm cdöçsmzcmewamfpoermg proermgpoemgpogmpo3 mpomp mo3232 34m9g 93q4gj3q4g m34qpgmo34gm34ş g3gmş l3mşl4 gmş 34mg ş l3mg ş 3lgm 3ş gm34şmg 3şlgm 3 mlg 3m şlgmşlg 343mşl ml3gmşl3gm3şl mşl3g.af.sçfa.dfösçfödz şfpofp342om3po pog ....
Wefkpofwoeppefkwkpoefwkoefwkpoefwpoewpo ewfewfewfwf23f203203f20f3203f201f11qwqwwqqw qw qwqweqweqweqweqweqweqweprwğplrweplğplELĞDPPLDWĞPLDĞDWĞDĞdLFEJFIOOFJOQINDQOWDNMLQKDmqdömq.döm.qdçÖMQDÇmdm DPm121dpodmmfq34ıogm4gop3iDMPOD3İ32MOF3O2FMP32MFŞLdqdşlmqdwqw.QD.QDW.W.d.w.d.d.d.wqdw.wqd. qd..qwdq..dqqwd3f2f32f32pf323f2p323f211002121k21e201e1eıkrowekkf0wef9ewf8ew8wef8wef88wef89320328r092r932r32j rı32ojrl 32mr32 2...
32plr332rğ32lrğ32jı212jne1oeı1neımaşdamdsma.fwekşfamşgomı34ıgom32eipo12öe21ipeoömmoım 2gm42oıgm 42g2ıomg2m1111o32kt3tpo 112POR PO2KR32P ORK32PORK32PO RKRm111 qqqq....

Italic Eyeball

Hemen yazmalıyım dedim , uzun zamandır yazacağım diye düşündüğüm şeyi...Ve elime aldım kalemi, aslında sanaldan ibaret olmayan...

Şu insanın kafası biraz iyiyken , değinmek istediği aslında sadece o ana dair özel şeyler...Bir sarhoşun güncesi değil tabii ki burası ama , "değinmek istedikleri itibariyle çok da umursanmayıp köşeye atılacak türden değildir herhalde söyledikleri" diye bir an düşünmüş olabilirsiniz bu kişinin...

Evet daha önce de demiştim , saçmalama boyutunda olmadığım zaman bilin ki zaten bu satırları sanal kaleme almıyorumdur...O açıdan sorun yok gibi görünüyor... Biraz zırvalamanın bana faydası ; size de zararı yoktur diye düşünüyorum ve "belge1"in devamını sizlere sunuyorum...

Bir kere "belge1" ne demek! Yani biz ısrar etmiyorduk ki bunun isminin böyle olmasını ama mikrosoft vörd sağolsun böyle isim vererek bizim zihin bulanıklığımızı bi nebze azaltmış, görüş alanımızı genişletmiş sağolsun diyorum...

İnsan sahiden neden sadece, kafası mantıklı düşünme sınırları içinde değilken en saf duygularını dışarı vurabiliyor ? Bunu hep merak etmişimdir , şuan en doğru zaman bunu anlatmam([an]latabilmem)için...Anın içinde bulunduğum için , kaçınılmaz olan "anın psikolojisi" ile bunları söylemem çok da zor olmayacak...

Sarhoş olduğunda insan bir rüyada gibi olmuyor da nedir ? Başka bir açıklamasını bilmiyorum...Uyanıkken rüya gördüren veya tam olarak öyle olmasa bile “pseudo-rüya” tabirine uyan bir durum bu şuandaki...En saf , en içe atılan , en saklanamayan(AMA gerçekte saklanan) duyguların yer aldığı , en gerçekçi an bu an...Hangi mevkide olursanız olun , hangi birikimler ve başarılara sahip olursanız olun , diğer bu güruha üye olanlarla 'eşitlendiğiniz' ve keyiften 'hiçbir şeyi umursamadığınız' yegane yer burası...Gelinen noktanın başlangıç noktasına kıyasla tabiri caizse “siklenmediği” ortam burası...Gocunacak bir şey yok..."Lanet olsun" dediğiniz veya "mutlu bir kahretme" duygusu içinde zevkini çıkardığınız garip bir duygu işte...


Şuan yapmaya çalıştığım , kanayan bir yaranın kanamasını artırmak değil...Acısını sadece kendinizin hissettiği aslında -acıdan bile sayılmaz ya – o iltihabı akıtmak ve hisleri on parmağın el verdiğince klavye yardımıyla buraya dökmek..."Yazamamak" , "ifade edememek" asıl kanayan yaradır; ama benimkisi kesinlikle bu değil ve geride kalan beyaz boşluğu gördüğüm sürece bu iltihabı akıtacağım...

En doğal olabildiğimiz an neden bu an ki ? En çok güldüğümüz , en çok ağlamayı unuttuğumuz ? En içindeki sakladığımızı sanki herkesin bildiği bir gerçek gibi ortaya dökmeye üşenmediğimiz ? Ardından yalanlamayı bir görev olarak belleyeceğimizi bile bile , bu eylemi gerçekleştirirken neden bu kadar "bilinçsiziz"? Zaten açıklamasını da mantıklıyken verebileceğimizi sanmıyorum ki o yüzden şuan burada bu satırları okuyorsunuz emin olun...

Belki genel kanı , benim size bir şeyleri itiraf etmem gerektiği ve “şu kişiyi seviyorum ulan!” deme gerekliliğim olarak algılanabilir ama...Durum böyle değil sizi üzerim ki...Ne kadar da "mantıklı" konuşuyorum değil mi "deli saçması" olması beklenirken ? Çünkü sarhoş bir insandan daha fazlası beklenmemesi gerekir ; söylediklerinin anlamsız(!)olması gerekir...Size sadece şunu itiraf edeyim :insanlar duygularını kelimelerle anlatamaz...Bir kere sözel bir durum değil bu...Ben ise düşüncelerimi altyazı gibi geçerek haberlerde çıkacakmışçasına anlatıyorum...İster inanın ister inanmayın...

Bu garip duyguyu , bu garip yazıyla anlatmak istedim...Zaten şuana kadar bir şey okumadığınızı iddia edebilirim...Kabullenebilmeniz için yargılarımın tutarlı olması gerekirdi ama bir şey vaad etmiyorum bununla ilgili...O açıdan sorun yok...Bu kadar da açıksözlü olduktan sonra yapacak fazla bir şeyim kalmıyor...Evet fena olmaz biraz kafa olmak...Sorun da değil ne bilim...Hadi bitsin yazı...Cidden bundan daha iyi olduğum zaman daha güzel şeyler yazacağım...Şimdilik görüşürüz...

İyi demişken son bi' kaç laf edeyim de asıl kapanışı yapayım...Cidden iyi oluyor insan , sahte ve saçma sapan dünyasından uzaklaşıyor demek ki böyle olunca...O açıdan Dionysos sana sesleniyorum kardeşim : İyi ki varsın...

In This World

“İnsan olmayı istemeyen insanın düşüncelerindeki insan olmayı istemek , zor bir insanın yapabileceği bir iş...”

Bizzat düşünen , sorgulayan , her dakika her saat bir beyne sahip olduğunu ve bununla diğerlerinden üstün olduğunu düşünenler için kesinlikle çok zor...Gülünecek haline ağlayan ve bunun farkında olmayan insanı da bu gruba dahil ederim ben...Sırf kendi söyleminin dışında bir şey düşündü diye ”Örümcek kafalı bunlar” söylemiyle bir diğer insanı suçlayan insanın ,aslında incir çekirdeğinin hacmini bile dolduramayan iddiaları,onları kendi kafesinde debelenen kuşlar gibi gösterir...Bunun yanı sıra kendi beyninin başka beyinler tarafından alt edilemeyeceğini düşünen kişi de , "kuş beyinli" söylemini aynı “özveriyle(!)” kabul etmez...

“Bre insan sen ne demek istiyorsun?”

Burada bahsetmeye çalıştığım şeyin , insanken hayvanlık yapıp bununla övünenler olduğunu düşünmüş olabilirsiniz...Bu izlenime kapılmış olanlar için yazının devamı belki de onları şaşırtır...

Hangi birimiz kabul edebiliriz ? Birine çok bağlandığımızda onun “köpeği” olma deyimini ? Biraz olsun farklı işler yaptığımızda “çakal” lakabının takılmasını ? Çok çalışınca “inek” olmayı ? Çok konuşunca “papağan” ? Çok yemek yediğinizde fil veya ayı olmayı ? Bunlar hoşumuza gitmeyen şeyler değil mi ?

Ben ise“kedi” gibi mayıştığım yerden hafifçe patilerimi uzatıp mayışma eylemini sündürmeyi ve sonu gelmez tembelliğimi yaşamak istiyorum...Kim bilir ? Böylesi daha iyi...Saçmalamak bir yumak topun arkasında yuvarlanarak...Umursamamak olan biteni...

Evet! Yukardaki tüm söylemlerim dışında cidden bir “kedi” olabilmeyi isterdim...Düşünce gücümün sıfırlandığı , dünyayı sadece mavi ve yeşil gördüğüm(hayalden uzak) , cidden disiplinsiz , daha özgür , karışanın edeninin olmadığı , sosyal olmayan(olmak için çabalamayan),öğlen kestirdiğin gece coştuğun , tavsiyesiz ve kendine özgü bir dünyada yaşamak bana daha cazip gelirdi...
Hiçbir derdin tasan yok...Senin için debelenen , kendini sana sevdirmeye çalışan tonlarca insan var bulunduğun ortamda...Böyle olunca da bu anlamsızlığın yarattığı boşluğu doldurmak için ; dengeyi tutturmak için , insanlara yüz vermiyorsun ve “nankör(!)” oluyorsun...Bence bu sadece insan denilen mahlukata ait bir özellik...

Mart ayı geldiğinde , “sadece” birbirlerini güzel buldukları için çiftleşen ve soyunu adam akıllı devam ettiren şu kediler , bir insan olarak beni etkiliyor...Yalan dolan yok , çabalama yok , tembelliğiyle suçlanma yok...Onurlu bir savaşma bile var sevdiği için...”Karakter” adını verdiğimiz varlıktan habersiz , tekdüze ama bir o kadar da mutlu bir yaşam sürmeleri güzel bir şey doğrusu...

Halinden memnun olmamak ve bunun bilincinde olmak ne yazık ki bize has bir şey...Düşünce gücüyle , kendi düşüncelerinin yarattığı sıkıntıyı tuzla buz etmeyi başaramayan yine insan...Hayvanlara baktığımda şu dünyada bizden daha mantıklı yaşıyorlar...İnsanın "yaşadığını" düşünen tek canlı olması tamamen bir yanılsama...Tabii ki üstün olduğunu düşünen , "deveye hendek atlatıp" dünyayı zor durumda bırakan , "pire için yorganı yakıp" komik duruma düşen , "çekirge bir zıplar iki zıplar üç zıplar" diyerek diğer bir insanın yapabileceklerinin sınırını çizen(!) –velhasıl onun özgürlüğünü kısıtlayan-,kimileri için bu söylediklerimin değeri olmayabilir...

Uzun zamandır karnımda yatıp mır mır ses çıkarmayan ve beni bu huzurdan mahrum bırakmış bir kedi bunları görüp kuyruğunu dalga geçercesine sallıyordur şuan...Kim bilir...

Kétsarkü Mozgalom



"Mutluluğu" bilirdim,
Bir zamanlar "mutlu" olduğumu biliyorum,
Gerçekten "mutluydum"...

Şuan "mutsuzum", ve "mutlu" olmak nasıl bir şey hatırlamıyorum,
Sadece hatırladığım...

Hatırlamıyorum...

"Mutlu" olmayı ,sadece,şuan olduğum gibi "mutlu" olmamamın karşılığı olarak hatırlıyorum..."

*

*Sözler, bu sevdiğim şarkıdan alıntıdır...