Floresan...At sineği...Kel başa şimşir tarak...
Vertikal...Horizontal...Aşağı yukarı...Hayırsız...
İti an çomağı hazırla...Katıksız...Tereyağı...Hayri Gülle...
Satır başı...Siyah kuğu...Kuartz taşı...Kuyumculuk...
Sittinsene...Mırlamak...Kedi bıyığı...Saç sakal...
İsa...Deve...Devede kulak...Sessizlik...Köpürmek...
Şimdi onlar düşünsün...Sahanda yumurta...Hiç sevmem...
Kulaklık...iPhone...Pi sayısı...Ters açı...Selüloz...
Endoskopi...Antropoloji...Sinoloji...Kadın doğum uzmanı...
Terbiyelenmiş et...Kuzu kulağı...Can ciğer kuzu sarması...
Cağ kebabı...Binbir gece masalları...Kulağa hoş gelmek...
Kulağına çalınmak...Islık çalmak...Şurdan bir kişi uzatır mısınız?
Hadi be...Yapma ya...Yok canım...İçiyorum yine bu gece...
Meyhaneci...İki dirhem bir çekirdek...Beyoğlu beyefendisi...
Taksici...Çarık...Meteliğe kurşun atmak...Sümsük...
Pers...Jeton...Karambol...Hakan Peker...Serüven...Şimşek...
Adnan Polat...Şeker kız Candy...Ağ ve paylaşım merkezi...Kartonpiyer...
Gözünün içine baka baka...Çekimser...Salt çoğunluk...Küt...
Selimiye...Haydarpaşa...Kasımpaşa....kimden aşşaa...
Gaydırı gubbak cemilem...Ünlem işareti...Çer çöp...Ağda...
Ajda Pekkan...Etimoloji...Sam Brown...Alfabe...
Katma değer vergisi...Nöron...Neco...Nuri Alço...
Fender Jazz Bass...Çorum'dan adam çıkmazmış...Peru...
Rio de Janerio...Sakla samanı gelir zamanı...Pejmürde...
Salyangoz...Davlumbaz...Zerzevat..Nero...
Merasim...Orta Bahçe...Son sigara...Düşünen adam...
Fondip...Denizin dibi...Zıkkımın kökü...Kare kök...
Rıhtım...Üsküdar...Kızılay meydanı...Semizotu...
Travesti...Lob...Proleterya...Transandantalizm...Haykırmak...
Tuzlu su...Revani...Bayılırım...Ekmek kadayıfı...Pres aleti...
Tost yapmak...Şevk...Bir ağa bağlan...Kelime oyunu...
Mahmur...O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız...
Q klavye...Sapır sapır...Tuzsuz Deli Bekir...Ali Kaptan...
Kuş bakışı...Kurtcebe Alptemoçin...Çeksene elini kırıcan mı belimi?
Ne dedin sen? Çat...Kapı...Hamidiye...Borcam...
Makina mühendisi...Şekil vermek...Rot balans...Daha on yedi...
Herkül...Maazallah...En son okuduğunuz kitap nedir?
Yol arkadaşım...Posta pulu...Trajedi...Kılıf...
Aba altından sopa göstermek...Rencide etmek...
-mış kisvesine büründürmek...Maydanoz olmak...
Salça...Cheddar...Kıranta...Jale...
Komando...Rambo...Yerini doldurmak...
Ozzy Osbourne...Gün batımı...Sabahın ilk saatleri...
Mevsimlerin yer değiştirmesi...Cemre...Kurbağa...
Çarşamba ovası...Müşkülpesent...Bilahare...
Alaeddin Keykubad...Muşamba...Lastik kız...
Bilmukabele...Dediğim dedik çaldığım düdük...
Hadi ordan seksi...
Hedphelym
Kişisel...Özel...Hüthüt kuşu...
Spatula...Kahve lekesi...Sallapati...
Mümkün mertebe...Uzak...Sal...
Kehribar...Uğur Tütüneker...Yeşil ışık...
Sürünceme...Mantık evliliği...Erzak...Büyük harf...
Varil...Nane...Katılım...Lokman hekim...
İmleç...Ters düz...Gıybet...Elektromanyetik...
Tsunami...Delgeç...Ha deyince...
Haydi...Göz bebeği...Unutkanlık...Milim...
Azıcık...Küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk...
Sebze yemeği...Hipotenüs...Gen...
Akıl almaz...Dünden bugüne...Kuru üzüm...Soğan...
Kuytu...Kuyucu Murat Paşa...Hepten...
Işık ılık süt iç...Lüzumsuzsa söndür...Sifonu çek...
Kulampara...Döküman...Kestane...
Kem küm...Deniz taşıtı...Şehnaz Tango...Kadıköy...
Kalamar...Bulutlu hava...Oyun konsolu...
Hadi canım sen de...Yüklenmek...Hızır...Çorap...
Sünger...Bob...Mudanya...Asalet...Karınca duası...
Seksen günde devri alem...Pazartesi...Yıkık dökük...
Haberler...Issızlık...Sığlık...Çığlık...Altı pas...Sibop...
Delilah...Matahari...Hatay...Bıttım sabunu...
Kuzey yıldızı...Domuz...Supangle...Iğdır...
Bir şey...Aklımdaydı unuttum...Lazımlık...Kolcu...
Toz olmak...Her derde deva... Cumbalı evler...
Kıyma...Sezgisel güçler...Üretkenlik...
Kodaman...Kalantor...Süzgeç...Yağ damlası...
Mazgal...Muşmula...Muhteviyat...
Odun sobası...Terlik...Su...Hoppa...
Jül Sezar...Baş ağrısı...Serpent...
Uyluk kemiği...Tavuk döner gobit...
Uzun kavaklar...Özenti...Krem şanti...Buzbağ...
Şuursuzluk...Jübile...Prömiyer...Sanat eseri...
Kelam...Elemtere fiş kem gözlere şiş...Kompliman...
Saray adabı...Rezonans...Seküler...Jant...
Zafer...Lokum...Şiş kebap...Haydari...
Nazaran...Nispeten...-dan ziyade...Ziyadesiyle...
Zinedine Zidane...Sofra...Anamur muzu...
Döşeme...Alt yapı...Parantez...Kumru...
Tutkun...Kapalı kapılar ardında...Mot a mot...
Tam anlamıyla...Hayde...Beterböcek...
Vişne suyu...Ha keza...Estağfirullah...Maden...
Mademki...Madlen çikolata...
Serdengeçti...Asitane...
Spatula...Kahve lekesi...Sallapati...
Mümkün mertebe...Uzak...Sal...
Kehribar...Uğur Tütüneker...Yeşil ışık...
Sürünceme...Mantık evliliği...Erzak...Büyük harf...
Varil...Nane...Katılım...Lokman hekim...
İmleç...Ters düz...Gıybet...Elektromanyetik...
Tsunami...Delgeç...Ha deyince...
Haydi...Göz bebeği...Unutkanlık...Milim...
Azıcık...Küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk...
Sebze yemeği...Hipotenüs...Gen...
Akıl almaz...Dünden bugüne...Kuru üzüm...Soğan...
Kuytu...Kuyucu Murat Paşa...Hepten...
Işık ılık süt iç...Lüzumsuzsa söndür...Sifonu çek...
Kulampara...Döküman...Kestane...
Kem küm...Deniz taşıtı...Şehnaz Tango...Kadıköy...
Kalamar...Bulutlu hava...Oyun konsolu...
Hadi canım sen de...Yüklenmek...Hızır...Çorap...
Sünger...Bob...Mudanya...Asalet...Karınca duası...
Seksen günde devri alem...Pazartesi...Yıkık dökük...
Haberler...Issızlık...Sığlık...Çığlık...Altı pas...Sibop...
Delilah...Matahari...Hatay...Bıttım sabunu...
Kuzey yıldızı...Domuz...Supangle...Iğdır...
Bir şey...Aklımdaydı unuttum...Lazımlık...Kolcu...
Toz olmak...Her derde deva... Cumbalı evler...
Kıyma...Sezgisel güçler...Üretkenlik...
Kodaman...Kalantor...Süzgeç...Yağ damlası...
Mazgal...Muşmula...Muhteviyat...
Odun sobası...Terlik...Su...Hoppa...
Jül Sezar...Baş ağrısı...Serpent...
Uyluk kemiği...Tavuk döner gobit...
Uzun kavaklar...Özenti...Krem şanti...Buzbağ...
Şuursuzluk...Jübile...Prömiyer...Sanat eseri...
Kelam...Elemtere fiş kem gözlere şiş...Kompliman...
Saray adabı...Rezonans...Seküler...Jant...
Zafer...Lokum...Şiş kebap...Haydari...
Nazaran...Nispeten...-dan ziyade...Ziyadesiyle...
Zinedine Zidane...Sofra...Anamur muzu...
Döşeme...Alt yapı...Parantez...Kumru...
Tutkun...Kapalı kapılar ardında...Mot a mot...
Tam anlamıyla...Hayde...Beterböcek...
Vişne suyu...Ha keza...Estağfirullah...Maden...
Mademki...Madlen çikolata...
Serdengeçti...Asitane...
laniru
İnsan hayatını kolaylaştırmanın , bunu düşünerek hareket etmenin güzel bir davranış olduğunu düşünüyorum...Aslında bunu yapanın çoğu zaman o bilinçte olduğunu sanmıyorum...Keza bu durum insanda saçma sapan bir “ben yapıyorum,insanlık için yapıyorum ve güzel bir şey; sonuçta ‘ben’ yapıyorum ya” özgüvenini de oluşturabilir...Ha bu onu o işi yapmaktan alıkoyar mı hayır...Pisuvarı bulan insan için aynı şeyleri söyleyemem...Gerçekten minnettarım...
Şöyle bir bakınca çevrenize aslında , insan hayatını , teknolojinin ilerlemişliği değil de insana en yalın en güzel şekilde hizmet veren ; işe yarayan icatların kurtardığını görürsünüz...Tabii ki bu benim kendi düşüncem...
İnsanlığın bir ihtiyacı olarak , yemek yemek üzerine , yemeyi kolaylaştırma üzerine birçok şey üretilmiş...Yani özellikle bununla ilgili binbir türlü çatal kaşık ve yemek takımı varlığını sürdürüyor...Öte yandan , sadece hayatın güzel yanları göz önüne alınarak , birçok icat bulunmuş...Fakat aynı özveriyi tuvaletlerde gördüğümü söyleyemem...'Pis' olarak adledilen bu eylemin , kolayca halledilmeye çalışılmasının , işbu eylemin estetik kaygılarını ortadan kaldırdığı düşünüyorum...Halbuse , aynı titizliği burada da göster değil mi ?
Roma imparatorluğu bu konuda başarılıydı diye biliyorum...Halkın kolayca tuvalet ihtiyacını gidermesi için yapılan büyük, sıra halindeki klozet vari yerler vardı...Günümüzdekinin bir emsali diyebiliriz...
Bunun yanı sıra eskisine nazaran tuvalet, halen gizlice yapılan bir eylem olmaktan kendini kurtaramadı...Elbetteki halka açık bir şekilde bu ihtiyacı gidereceğimizi iddia etmiyorum...Ama giderek içselleştirmek yerine umursanmamasından bahsediyorum...
Günün kaçta kaçının tuvalette geçtiğini bilemem ama , bu kadar iç içe olduğumuz birşeyden bahsetmenin , daha doğrusu tuvalet ilgili konuşmanın garipsenmesi bana ilginç geliyor...Genel bir tutum bu aslına bakarsanız...Bu tutumu oluşturmakta elbetteki tuvalete tuvalet diyemeyen bir takım insanların varlığı söz konusu...Lavabo diye tuvalete giden insanların oluşturduğu bu bilinç her şeyi açıklıyor bence...
İnsan yemek yiyor , birşeyler içiyor , sevişiyor , nefes alıyor, sıçıyor ve uyuyor...Buna rağmen estetikten uzak ,sahip olduğu yalınlığın ayırdında olmadığı bir yaşamı yaşıyor...Bana kalırsa insanlar hayatında , basit yaşayıp , geri kalan zamanını da bunu inkar etmekle harcıyor...Bu bilinçsizliğin bir sonucu olarak ,rahata ve kolaylığa erişmek için gösterilen çaba belki de dünyadaki en zor işlerden birisi...Çünkü yalın ve basit olmak , karmaşık bir eylemdir...Karmakarışık bir hale bürünmek ise insanlık için çok basit olsa gerek...
En basit şeylerin bile algılanmaması , küçük şeyleri görmeyi engelleyip dolayısıyla da insanı mutsuz ediyor diye düşünüyorum...
Son derece yalın , basit , bir zamanlar ilkel (halen de ilkel ne kadar inkar edilirse edilsin) insanın,sade bir ürünü olarak “pisuvar” ,hakikaten harika bir icat diye düşünüyorum...Çünkü , basit , amaca yönelik ve estetik...Biz erkeklerin kullandıkları , kadınların da belki de erkekler hakkında bilmedikleri ender şeylerden birisidir bu...
Gelip geçici , sadece işini görüp devam etmene yarayan bu şeyin ,bende uyandırdığı izlenim cümlemin virgülden önceki kısmı değil sadece...Pisuvarın bu rahatlığı sağlamasının benim rahatlık anlayışımla uyuşuyor olması...
Böylesine göz ardı edilen pisuvarın(Fr. “Pissoir”) bir gün evimde olduğunu görürseniz hiç şaşırmayın...
Şöyle bir bakınca çevrenize aslında , insan hayatını , teknolojinin ilerlemişliği değil de insana en yalın en güzel şekilde hizmet veren ; işe yarayan icatların kurtardığını görürsünüz...Tabii ki bu benim kendi düşüncem...
İnsanlığın bir ihtiyacı olarak , yemek yemek üzerine , yemeyi kolaylaştırma üzerine birçok şey üretilmiş...Yani özellikle bununla ilgili binbir türlü çatal kaşık ve yemek takımı varlığını sürdürüyor...Öte yandan , sadece hayatın güzel yanları göz önüne alınarak , birçok icat bulunmuş...Fakat aynı özveriyi tuvaletlerde gördüğümü söyleyemem...'Pis' olarak adledilen bu eylemin , kolayca halledilmeye çalışılmasının , işbu eylemin estetik kaygılarını ortadan kaldırdığı düşünüyorum...Halbuse , aynı titizliği burada da göster değil mi ?
Roma imparatorluğu bu konuda başarılıydı diye biliyorum...Halkın kolayca tuvalet ihtiyacını gidermesi için yapılan büyük, sıra halindeki klozet vari yerler vardı...Günümüzdekinin bir emsali diyebiliriz...
Bunun yanı sıra eskisine nazaran tuvalet, halen gizlice yapılan bir eylem olmaktan kendini kurtaramadı...Elbetteki halka açık bir şekilde bu ihtiyacı gidereceğimizi iddia etmiyorum...Ama giderek içselleştirmek yerine umursanmamasından bahsediyorum...
Günün kaçta kaçının tuvalette geçtiğini bilemem ama , bu kadar iç içe olduğumuz birşeyden bahsetmenin , daha doğrusu tuvalet ilgili konuşmanın garipsenmesi bana ilginç geliyor...Genel bir tutum bu aslına bakarsanız...Bu tutumu oluşturmakta elbetteki tuvalete tuvalet diyemeyen bir takım insanların varlığı söz konusu...Lavabo diye tuvalete giden insanların oluşturduğu bu bilinç her şeyi açıklıyor bence...
İnsan yemek yiyor , birşeyler içiyor , sevişiyor , nefes alıyor, sıçıyor ve uyuyor...Buna rağmen estetikten uzak ,sahip olduğu yalınlığın ayırdında olmadığı bir yaşamı yaşıyor...Bana kalırsa insanlar hayatında , basit yaşayıp , geri kalan zamanını da bunu inkar etmekle harcıyor...Bu bilinçsizliğin bir sonucu olarak ,rahata ve kolaylığa erişmek için gösterilen çaba belki de dünyadaki en zor işlerden birisi...Çünkü yalın ve basit olmak , karmaşık bir eylemdir...Karmakarışık bir hale bürünmek ise insanlık için çok basit olsa gerek...
En basit şeylerin bile algılanmaması , küçük şeyleri görmeyi engelleyip dolayısıyla da insanı mutsuz ediyor diye düşünüyorum...
Son derece yalın , basit , bir zamanlar ilkel (halen de ilkel ne kadar inkar edilirse edilsin) insanın,sade bir ürünü olarak “pisuvar” ,hakikaten harika bir icat diye düşünüyorum...Çünkü , basit , amaca yönelik ve estetik...Biz erkeklerin kullandıkları , kadınların da belki de erkekler hakkında bilmedikleri ender şeylerden birisidir bu...
Gelip geçici , sadece işini görüp devam etmene yarayan bu şeyin ,bende uyandırdığı izlenim cümlemin virgülden önceki kısmı değil sadece...Pisuvarın bu rahatlığı sağlamasının benim rahatlık anlayışımla uyuşuyor olması...
Böylesine göz ardı edilen pisuvarın(Fr. “Pissoir”) bir gün evimde olduğunu görürseniz hiç şaşırmayın...
Yaftalar:
kolaylaştırmak,
pisuvar,
yemek takımı
Sempatik Değilim...
“Güzel bir kadının aşırı makyaj yapmasını maymunca buluyorum...” Bu cümlenin sahibi ‘Arto’nun zaman zaman ilginç cümlelerine rastlamışsınızdır...Aslında kendisi hakkında tam bir bilgim olmasa bile , tavırlarından , konuşmalarından bir takım anlamlar çıkarmaya çalıştığım da oldu...Kurduğu cümleye katılmamak elde değil...Her ne kadar “güzel bir kadınsın" önermesi kadında makyaj yapma isteğini ortadan kaldırmasa da ,kadınlarda makyajın gerekliliği ortada..Fakat bu, güzel kadında gerekli mi değil mi orasını bilemiyorum...Bu durum Arto’ya göre “maymunca” geliyormuş , ona da katılıyorum öte yandan...
“Çirkin kadın yoktur ; az olan vodkadır” Bu söz de her bir kişinin bakış açısına göre farklılık gösterebilen , her yöne çekip sündürülebilen bir cümle...Aklıma geldiğinden , söylemek istedim...Bana kalırsa , çirkin kadın vardır...Makyaj filan da kurtarmaz yani onu söyleyeyim...Realist yanımın ağır basması rahatsız edici gelebilir ama bu durum bana göre öyle...Vodka çok olsa da değişmez bu durum...
“Window shopping” , yani mağazaların vitrinlerine takılı kalıp , herhangi birşey almadan alışveriş yapmak anlamına geliyor...Nasıl alışveriş oluyorsa bu , yine de İngilizcede böyle bir tabir var...Arto’nun bu konuya da değinmiş olması , biraz olsun onu irdelememe sebebiyet verdi diyebilirim...Yani “Arto deyip geçmeyeceksin” de demiyorum ama , “window shopping” tabirini bilmesi beni şaşırttı...
Haberin sunumundan sonra , “X” yerdeki “Y” muhabirine bağlanıldığında , o kişinin hal ve tavırlarına dikkat etmişimdir çoğu zaman...Yerin neresi olduğunun hiçbir önemi olmadan , muhabirin elinde mikrofon ileriye doğru yavaş adımlarla ilerlemesi çok sık gördüğüm bir durum...Bunu neden yapıyorlar bilmiyorum...Yani haberi sunarken yürümek , onun , o anlatacağı şeyi daha iyi anlatmasına yardım mı ediyor , yoksa motivasyonunu mu artırıyor bilemiyorum...Tabii ki mikrofonu tutmayan elin destekler biçimde bu duruma eşlik etmesi de söz konusu...Sanırım böyle eğitiliyorlar ama bana garip geliyor...Bu konuyla ilgili bilgisi olan varsa bunu anlatırsa memnun olurum...
Şehirler arası otobüs yolculuklarında , muavin kişiyle ilgili neredeyse bir iki sayfa yazı yazmam gerekebilir ; ama bugünlük sadece önemli bir görevinden bahsetmek istiyorum...Aslında bu görevin , yaptığı işler arasında en önemli olmasını sağlayan şey (benim öyle zannetmemi sağlayan şey) , tedirginliğini ve heycanını tamamen idrak edebildiğimiz : “mikrofonla anons anıdır”...Öncelikle mikrofonun çalışıp çalışmadığını anlamaya yarayan “tæk tok” sesiyle , konuşmaya bir giriş yapıyorlar(!)...Bu konuda , heyecansız bir muavin hatırlamıyorum...Konuşacaklarını emprovize mi yapıyor yoksa , ezberlediği bir metinden mi söylüyor bilemiyorum...Cümleyi unutmak , onları biraz üzüyor diye düşünüyorum , halbuki kendini zorlamadan söylese çok daha rahat olabilir...Ben bu durumu ,onun yerinde olmadığım için anlayamıyor da olabilirim ama heycanlı olduklarını düşünüyorum yine de...
Yemekteyiz şefler bölümünde , bir şefin “menemen” isminin kökeni ile ilgili varsayımı beni şaşırtmıştı...”Men e men” olarak görmek istediği kelimenin anlamının , “erkeklerden erkeğe” anlamında olduğu konusunda ısrar ediyordu bu şef...Asıl demek istediği ise menemenin erkek yemeği olduğuydu...Erkekler yaparmış yani bir tek...Her neyse menemeni de sevmiyorum zaten hiç , bu İngilizceden yoksun tabir de anlamsız geldi bana...
Son olarak “Aşti”den çıkarken ‘Ankaray’ metrosunun girişinde “Ankaray sizindir...” ile başlayan cümle ,kafama takıldı...Nasıl yani bizim ? “Ankaray bizimdir bizim kalacak” gibi bir mottoya sahip olmamız gerektiğini mi vurguluyorlar bilemedim ama Ankaray’ın bizim olmadığı konusunda emin gibiyim...Sanırım o cümlenin devamında "temiz tutun" diyorlardı...Sadece temiz tuttuğumuzda bizim oluyormuş gibi bir anlam var herhalde...Benimse eğer istediğim gibi tutarım , kimse kusura bakmasın...Ukalayım...
“Çirkin kadın yoktur ; az olan vodkadır” Bu söz de her bir kişinin bakış açısına göre farklılık gösterebilen , her yöne çekip sündürülebilen bir cümle...Aklıma geldiğinden , söylemek istedim...Bana kalırsa , çirkin kadın vardır...Makyaj filan da kurtarmaz yani onu söyleyeyim...Realist yanımın ağır basması rahatsız edici gelebilir ama bu durum bana göre öyle...Vodka çok olsa da değişmez bu durum...
“Window shopping” , yani mağazaların vitrinlerine takılı kalıp , herhangi birşey almadan alışveriş yapmak anlamına geliyor...Nasıl alışveriş oluyorsa bu , yine de İngilizcede böyle bir tabir var...Arto’nun bu konuya da değinmiş olması , biraz olsun onu irdelememe sebebiyet verdi diyebilirim...Yani “Arto deyip geçmeyeceksin” de demiyorum ama , “window shopping” tabirini bilmesi beni şaşırttı...
Haberin sunumundan sonra , “X” yerdeki “Y” muhabirine bağlanıldığında , o kişinin hal ve tavırlarına dikkat etmişimdir çoğu zaman...Yerin neresi olduğunun hiçbir önemi olmadan , muhabirin elinde mikrofon ileriye doğru yavaş adımlarla ilerlemesi çok sık gördüğüm bir durum...Bunu neden yapıyorlar bilmiyorum...Yani haberi sunarken yürümek , onun , o anlatacağı şeyi daha iyi anlatmasına yardım mı ediyor , yoksa motivasyonunu mu artırıyor bilemiyorum...Tabii ki mikrofonu tutmayan elin destekler biçimde bu duruma eşlik etmesi de söz konusu...Sanırım böyle eğitiliyorlar ama bana garip geliyor...Bu konuyla ilgili bilgisi olan varsa bunu anlatırsa memnun olurum...
Şehirler arası otobüs yolculuklarında , muavin kişiyle ilgili neredeyse bir iki sayfa yazı yazmam gerekebilir ; ama bugünlük sadece önemli bir görevinden bahsetmek istiyorum...Aslında bu görevin , yaptığı işler arasında en önemli olmasını sağlayan şey (benim öyle zannetmemi sağlayan şey) , tedirginliğini ve heycanını tamamen idrak edebildiğimiz : “mikrofonla anons anıdır”...Öncelikle mikrofonun çalışıp çalışmadığını anlamaya yarayan “tæk tok” sesiyle , konuşmaya bir giriş yapıyorlar(!)...Bu konuda , heyecansız bir muavin hatırlamıyorum...Konuşacaklarını emprovize mi yapıyor yoksa , ezberlediği bir metinden mi söylüyor bilemiyorum...Cümleyi unutmak , onları biraz üzüyor diye düşünüyorum , halbuki kendini zorlamadan söylese çok daha rahat olabilir...Ben bu durumu ,onun yerinde olmadığım için anlayamıyor da olabilirim ama heycanlı olduklarını düşünüyorum yine de...
Yemekteyiz şefler bölümünde , bir şefin “menemen” isminin kökeni ile ilgili varsayımı beni şaşırtmıştı...”Men e men” olarak görmek istediği kelimenin anlamının , “erkeklerden erkeğe” anlamında olduğu konusunda ısrar ediyordu bu şef...Asıl demek istediği ise menemenin erkek yemeği olduğuydu...Erkekler yaparmış yani bir tek...Her neyse menemeni de sevmiyorum zaten hiç , bu İngilizceden yoksun tabir de anlamsız geldi bana...
Son olarak “Aşti”den çıkarken ‘Ankaray’ metrosunun girişinde “Ankaray sizindir...” ile başlayan cümle ,kafama takıldı...Nasıl yani bizim ? “Ankaray bizimdir bizim kalacak” gibi bir mottoya sahip olmamız gerektiğini mi vurguluyorlar bilemedim ama Ankaray’ın bizim olmadığı konusunda emin gibiyim...Sanırım o cümlenin devamında "temiz tutun" diyorlardı...Sadece temiz tuttuğumuzda bizim oluyormuş gibi bir anlam var herhalde...Benimse eğer istediğim gibi tutarım , kimse kusura bakmasın...Ukalayım...
Yaftalar:
aşti,
haber,
makyaj,
muavin,
muhabir,
vodka,
window shopping,
yemekteyiz
Hedphelym
Nasıl anlatsam , nerden başlasam ?
Alberto Balsalm...Jak...
Her şeyi yak...Alt Gr...Klasör...
Bulanık...Bulaşık...Domates...Köz...
Ropdöşambr...Malt...
Alternatif...Antrparantez...Doğruya doğru...
Eğri oturup doğru konuşmak...
Ser verip sır vermemek , Nuh deyip Peygamber dememek...
Müteahhit...Müstemleke...
Hayra alamet...Avcı ve toplayıcı toplum...
Patagonya...İrlanda...Kelt...
Pert olmak...Ayaklarına kara sular inmek...
Kara kış...Beyaz kış...
Güz...Gün dönümü...Sola dönüş yasak...Tek yön...
Dört şeritli otoyol...Yaya alt geçidi...Alkış...
Sami Alkış...Alkali metal...Kovalent bağ...
İç bükey...Zeki Demirkubuz...
Batlamyus...İnsan tabiatı...Naturalizm...
Mitokondri...Golgi aygıtı...Endoplazmik retikulum...
Müşteki...Müşteri memnuniyeti...
Poliçe...Polisevi...Maaile...
Mantar ve bamya sevmemek...
On parmak klavye...Dodecahedron...
Müzikevi...Güzellik merkezi...Akmerkez...
Islak hamburger...112 Taksim-Beşiktaş-Bostancı...
Altunizade...Keşmekeş...Keşke...Keşkül...
"At ölür meydan kalır ; yiğit ölür şan kalır"...
İtalik yazı...Vakum etkisi...Sirayet...
Nüfuz...Hacim hesabı...
Müdür müdür müdür? Soruya soruyla cevap vermek...
Cevapsız arama...Arama kaydı...
Kaydırak...Mental ve fiziksel...Yozgat...
Süregelmek...Atıl kurt...Batıl inanç...
Kafa açmak...Mızıka...Donmuş göl...
Hobarey...Uzungöl...Kedi maması...
Çentik...Ayraç işareti...Kadın vokal...
qu'est-ce que c'est...Dünyalı...
Yakarım Roma’yı da yakarım...
Zıt erenköy...Esenler...Gardiyan...
Gayrettepe...Koltuk takımı...Gayzer...
Sanki...Galiba...Herhalde...
Hülasa...
Kaşıkla karpuz yemek...
Alberto Balsalm...Jak...
Her şeyi yak...Alt Gr...Klasör...
Bulanık...Bulaşık...Domates...Köz...
Ropdöşambr...Malt...
Alternatif...Antrparantez...Doğruya doğru...
Eğri oturup doğru konuşmak...
Ser verip sır vermemek , Nuh deyip Peygamber dememek...
Müteahhit...Müstemleke...
Hayra alamet...Avcı ve toplayıcı toplum...
Patagonya...İrlanda...Kelt...
Pert olmak...Ayaklarına kara sular inmek...
Kara kış...Beyaz kış...
Güz...Gün dönümü...Sola dönüş yasak...Tek yön...
Dört şeritli otoyol...Yaya alt geçidi...Alkış...
Sami Alkış...Alkali metal...Kovalent bağ...
İç bükey...Zeki Demirkubuz...
Batlamyus...İnsan tabiatı...Naturalizm...
Mitokondri...Golgi aygıtı...Endoplazmik retikulum...
Müşteki...Müşteri memnuniyeti...
Poliçe...Polisevi...Maaile...
Mantar ve bamya sevmemek...
On parmak klavye...Dodecahedron...
Müzikevi...Güzellik merkezi...Akmerkez...
Islak hamburger...112 Taksim-Beşiktaş-Bostancı...
Altunizade...Keşmekeş...Keşke...Keşkül...
"At ölür meydan kalır ; yiğit ölür şan kalır"...
İtalik yazı...Vakum etkisi...Sirayet...
Nüfuz...Hacim hesabı...
Müdür müdür müdür? Soruya soruyla cevap vermek...
Cevapsız arama...Arama kaydı...
Kaydırak...Mental ve fiziksel...Yozgat...
Süregelmek...Atıl kurt...Batıl inanç...
Kafa açmak...Mızıka...Donmuş göl...
Hobarey...Uzungöl...Kedi maması...
Çentik...Ayraç işareti...Kadın vokal...
qu'est-ce que c'est...Dünyalı...
Yakarım Roma’yı da yakarım...
Zıt erenköy...Esenler...Gardiyan...
Gayrettepe...Koltuk takımı...Gayzer...
Sanki...Galiba...Herhalde...
Hülasa...
Kaşıkla karpuz yemek...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)