RSS

Syzygium



Kendimi bu dünyaya yamamışlar gibi hissediyorum…Hayata…Tekeri patlamaktan bıkmamış olan bisikletimi bisikletçiye götürüp, iç lastiğin leğendeki suda kabarcıklar bıraktığı anlardaki huzursuzluğumu anımsıyorum…Ne kadar çabalansa da eskisi gibi olmayacağı hissi vücudumda hasıl oluyor yeni bir bisiklet almayacağımı bildiğim için bırakıyorum , yine de onarılmaya çalışılsın…Sudaki kabarcıklar azalıyor , o lastik, kılıfına yerleştiriliyor ve vazgeçiyorumBen zaten sürekli su yüzündeyim
Bir şeyler eksik …Onları doldurmak benim görevim değil…Hiç olmadı…Yine de yer ediniyorum bu yaşamda , bir kol , belki bir ayakla , 'olabildiğince' bir vücutla…Düşüncelerimde boğuluyorum ve dikişlerle tutturulduğum hissini iliklerime kadar hissediyorum…Zor , evet…Seni ayakta tutan ve aynı zamanda yıkan şeye sahip olmak…KendineAcınası
Bir yapbozun –tamamlanmasına ramak kalmışken (belki de asırlar geçmiş)- bir yapbozun kayıp parçasıyım…Onca çabaya rağmen bulunamadım…Yerime koyacakları bir şey yok biliyorum…Lütfen koymayın zaten , bulmayın ki heyecanı kaçmasın…Siz bilmezsiniz…Ben istemezdim o boşluğu doldurmak…
Haksızlık etmek istemezdim kendime ama olmuyor…Sizin bildiğiniz gibi olmuyor kendine haksızlık etmek
Kayın ağacı altında güneşten kaçıp neşeyle dinlenirken siz , ben karanfiller kokluyorum…Sonra bırakıyorum onları gökyüzüne…Solar belki aynı güneşte ; ama tomurcukları bir gün yine çiçek açar en geniş bozkırlarda…Benim bilmediğim bir zamanda…Ruhumda…Mutlu eder
Tutuluyorum bazen…Asılı kalıyorum varlığın sonsuz salıncağında…Hiç işim değilken , en korkunç seviyede orada asılı kalıyorum…Acaba ben niye buradayım ?
En güzel en görkemli kendini beğenmişlik hikayelerinin ortasında durmaktan sıkılmış olmak bile kendini beğenmişlik sayılıyor bu defolu dünyada…Neden?










Oyunbozanlık etmiyorum hiçbir zaman…Fırsatım olsaydı bunun tam tersini yapardım, her günü en güzel lanetlerimle bezeyerekSizin bildiğiniz gibi olmuyor oyunbozanlık
'Bir darağacında ölü süsü verilmiş olmak' en büyük alışkanlığım…Çünkü son isteğim öyle görünmekti…Biliyorum ki yaptığım kendimle oyalanmak…Başka türlü ,bir gün son bulmuyor
Sonra ne mi oluyor ? Çoğu zaman bir boşluk…Boşluğu bir başka boşlukla kapatmaya çalışan insanların arasında debelendiğin bir boşluk…Layık olduğun en defolu parça üstüne seni yapıştırmışlar bilip bilmeden…

Telvesiz kahve olmaz ya , önce biraz fincanın dibine koyarsın tam olarak pişmemiş 'acını'…Sonra biraz daha katarsın…Kendine acırsın…Katıksız bir acı…Doldurursun ateş gibi sıvıyı üstüne…Bittiğinde yine sana dönersin  ve biraz durulursun…Çok uzak bir yere gitmemişsindir…Oradasın işte...Sonra ters döndürürler seni hapsolduğun yer içinde…
Uzun ,
Sessiz…
Acı…
Ölüyü oynarsın…
Keşke bilseler tadını…

2 yorum galiba:

Adsız dedi ki...

"En güzel en görkemli kendini beğenmişlik hikayelerinin ortasında durmaktan sıkılmış olmak bile kendini beğenmişlik sayılıyor bu defolu dünyada…Neden?"

bunun cevabını ben de bulamadım hiç..her şey birer suç sayılıyor.nedeni anladığımızda ise anlamadığımızı sanıp başka etiketler yapıştırıyorlar üzerimize.
birileri bir yerlere yamalıyor bizi.
yazı çok güzel di.

Mjora dedi ki...

aslında biraz karışık depresif bir yazı oldu , bazen böyle yazdığımda neden bu tarz duyguları bu kadar çok özümsediğimi sorguluyorum...Şu da var o anlık hissettiğimi dökmek çok yaptığım bir şey...yaranın içindeki iltihabı akıtmak gibi (bir yazımda demiştim) bunu neden diye sorarak söylemek rahatlama sağlıyor ...

cevabını bulmamız istenmiyor aslında...böyle bir düzen var ve bunu gördüğün halde yaşayacaksın diyorlar...tabii ki biz veya onlar gibi sınırlandırmıyorum ; veya her yaptığım eylemi bir suç , düşünüşümü bir etiketlendirme olarak algılamıyorum...dünyaya gelip söz konusu şeylere istemeden ortak olmuşum gibi hissediyorum kendimi...
veya herkes bir giysi de kendim paçavraymış gibi...

teşekkürler yorumun için...

Yorum Gönder