RSS

Query



İçimden ne geliyor aslında biliyor musunuz ? İçimden işemek geliyor benim, birtakım daha soyut sorunsallarımın arasında….Tam da bu yani , soyut ve bilinmeyen…Elle tutulursa daha mı iyi olur bilinmeyen , sorun sadece iyiye hizmet etmesi de değil…İnsanın kendine dair birçok gel-gitleri var…Birtakım soruları…Cevabını bilmediklerim sanırım daha çok sorduklarım…Bir sigara içip , kendime sormak fena olmuyor…Neyi ve nedeni değil…Kendine sorduğun sorularda soru işareti de kullanmazsın zaten…Belki bir anda cevaplarsın belki de uzun bir zaman alır bu…
Kaybedecek bir şeyim var mı diye sordum kendime hep…Bu soru anlık cevaplanmayacağı kilometrelerce öteden belli olan bir soruydu…Yeri geldi , başlangıçta olmadığımı fark ettirdi bana , yeri geldi hasta etti beni…O sıralarda cevap önemli değildi-hiç değildi- bilebilir konumda olmadığımı düşündüğümden…Sadece uyku , biraz veya çoktan fazla uyku öteledi bunu…Sonra iyileştirdi işte…İyi kavramını tamamlar bir biçimde…Elbette ki bilebilir konumda olmadım hiç, olacağımı da sanmam
İşte işin sırrı burada yatıyor sanırım…Süregelen şeyleri kendince oluşturduğun zihin eleğinden geçirip , arta kalanlarla bir bütün oluşturmaya çalışıyorsun…O da kendin oluveriyor…Kendin her zaman bir başlangıç , sonu gelene kadar…Öyle sürüp gitmesi , seçeneksiz , bilmeden , bilmemekten hoşnut bir biçimde sürmesi , seçeneksiz ,en uygun olanı sanırım…
'Dün bana ne kattı ise , yarın da ondan çalmayı iyi beceriyor doğrusu '…Bunu engelleyemezsin…Gerçekten beş dakika sonrasında ne olacağını bilmiyorum…İçinden geleni yap(abil)mek en iyisi…Sorular , onlar bitmiyor işte…Bir soru sorabilir miyim? sorusu kadar sonsuz , saçma bir döngü bu , biliyorum…

Yaşama karşı -kimilerine göre o yaşam dediğin şey kendindir aslında- nötr oldum…Doğruları ve yanlışları ayırt edebilme yetisini , bilerek ve isteyerek çoktan kaybetmiştim ama bu nötr olma biraz yeni doğrusu…Kendine karşı böyle bir tutum içinde olacağını da insan kestiremiyor önceden…Kendimden korkacak kadar aptal değilim ama bildiğim şey şuan için biraz sabitlendiğim…Yaşam akıp giderken öyle veya böyle, kendini suda bırakılmış şamandıra gibi hissetmek biraz garip…Böyle olunca , insanın kendine sorular sorması , ruhsal devinimlerinin anbean devam etmesi doğal birşey…
Kendime sorduğum sorularda haklılık payımı hep saklı tutuyorum…İnsanın kendini çürütmesi de zor iş hakikaten…Bir yargıya varmak , orada durmak ve sayfayı kapatmak sanırım yapamadığım bir şey…Önceden çizilmeye çalışılan yollar-ki olmamalı bunlar- hiçbir zaman taşlı ve tozlu yolların habercisi değil…Bunun için belki de bazen hiçbir şeyi anlamıyorum ve onlarla ilgili bir karara varamıyorum…İyiye hizmet etmek bunu görüp takdir etmek yine de kendince olanı(kötüyü) seçenler için anlamsız geliyor…Bırakıp , sallamamak bazen huzur veriyor açıkçası…Tam huzurlu olup olmadığını bile bilemediğin bir huzur…Güzel olduğunu düşündüğüm şey bu…Belki de kendimle savaşımın, en büyük harplerimin galibinin olmaması bu yüzden…”Kaybedecek bir şeyi olmayanlar için felaketlerin bir önemi yoktur" diyor yazar…
Birtakım sorgulamalarımın beni saçma bir insan çıkarmasından hiç mi hiç utanmıyorum…Aslına bakılırsa ağrı kesici içip ağrıyı yok edip yeni bir ağrı edinene kadar olup bitiyor her şey…Bu süre içinde sessiz ama her an kopacak bir fırtınayı içinde barındıran bir beyinle dolaşıyorum…Böyle hissediyorum…Sormaya devam ediyorum…Cevabını bildiğimi sandıklarımı tekrar sormuyorum , cevabını bilmediklerim daha çok sorduklarım…İçimden gelmiyor bazen hiçbir şey…

0 yorum galiba:

Yorum Gönder