RSS

locus

derdimi sayfalarca anlatmak istiyorum... derdim olduğundan da değil, anlatmak istiyorum sadece... yani insanın yaşadığı süre boyunca ne derdi olabilir ki kendisi ve yaşamı dışında... biliyorum karmaşık şeyleri kimse sevmiyor, basit düşünmeliyiz... basitçe yaşamalıyız ama öyle olmuyor biz dertli insanların basit bir yaşam derdi var bu kez de...biliyorum yine karmaşık keza sevilmiyor, ama anlatmak istiyorum...

bazen alışkanlıklarımızdan kopmak istiyoruz, bunları bırakmış gibi yapınca hiç de öyle olmadığını anlayıp bu alışkanlıklara geri dönüyoruz... adı üstünde zaten..." "
bazen de şuursuzca denize fırlattığımız ve sönmesi an bile sürmeyen izmarite benzer vazgeçişlerimiz oluyor...önemsemiyoruz, gerçekten önemsemiyoruz ve sadece böyle şeyleri ıskartaya çıkartıyoruz...
bana sorarsanız ilki daha ağır basıyor...
sürekli kopamadığımız alışkanlıklarımızdan bahsetmiyorum, çünkü 'sürekli kopamamak' saçma... saçma olmayan şey ise veya gerçekten de saçma olan şey bunları, neden olduğunu bile bilmeden dert edinmek...
sormak filan... en basit şeyleri bile yapmamak mesela uyumak için sabahın ilk saatlerini seçmek. bu kişiden kişiye değişir, kimi ançüez çok sever kimisi de balıktan nefret ettiği halde zaman zaman yediğini söyler... insanlar ne dediklerini dert etmezler, çünkü bu bir alışkanlıktır...
kavramları saçma sapan yerleştirmek yazarın işidir, bunların saçma olduğuna kanaat getirmek ve inanmamak da okuyanın...
şimdi neden bu anlamsızlığa bu kadar anlam yüklediğimi sorgular gibisiniz...
lütfen uğraşmayın...deli olduğumu düşünmeniz daha güvenli bir seçenek...
zaten iddia etmiyorum dertsiz olduğumu... siz buna başka bi isim de verebilirsiniz,
hayatınızda hiç şaşırmamış gibi yapıp "tuhaf" diyebilirsiniz mesela.
ama neden değerli zamanınızı buna ayırasınız ki...

basitçe yaşayıp, nefes alıp, su içip - bazen arada başka bir şey- ve sigara yakıp oturmak alaca gökyüzüne doğru, çok şey gerektirmiyor düşünmek ihtiyacı doğurmuyor.. böyle zamanları sevdiğimi biliyorum bu da bişeydir... okuması buraya kadar sıkıntı çıkarmış ; bu düzlükte rahatladığını sandığınız yalancı yokuştur bu an... kendim için kolay değil.. ben de kolay olmadığını düşündüğüm şeyi yapmaya çalışıyorum, yaşıyorum...

oldukça kolay..
kelimeleri ipe dizer gibi dizmek, göz ucuyla her an olup biteni görmek.. yağmur yağarsa diye toplama derdim yok onları ipten...
ıslansın, dışarda yürümekten bi farkı yok benim için...
şimdi sizden bunları anlamanızı filan istemiyorum.. yazar, yazar sadece..
derdimi anlatıyorum,
bütün bu olup bitenler kafanızda dan dun eden ve hiç bitmeyen kaynağı belirsiz ses gibi... bu sabah uyandığımda neden beni uyandıran sesin ben uyanınca kesildiğini sordum kendime... cevabını biliyormuşum gibi kendime sordum.. neden devam etmedi ki o kadar devam etti yani... etseydi...
buna bir cevap bulmayı çok isterdim ama bu hemen yanıtını alabileceğim bir soru değildi... önemsemedim, attım bu fikri anlık uyanıp rüyamdaki her şeyi andan daha kısa bir anda unutmuş gibi...
hiç tutarlı değilim, öyle sanıyorsunuz çünkü ben öyle sanmanızı istiyorum...
şimdi kendinize, kendinizi mi kandırdığınızı soruyorsunuz veya benim gibi kendinizle konuşup gökyüzüne bakıyorsunuz... eminim ki ikincisini yapmıyorsunuz..
yapmazsınız..
arasıra yapın ama değişik oluyor...









0 yorum galiba:

Yorum Gönder