Dördüncü şeker her zaman fazla bu hayata…
Özellikle cümlelerine “çünkü” diye başladığın zamanlarda…
Kanıksamaya çoktan alıştığında,
Açıklamaya çalıştığın her bir dakikanın israf olduğunu bile bile,
Geçsin gitsin ihmalkârlığında,
Sürdürürsün işte , katıksız "acını"…
Zaten…
Tadını alamadığında hep suçlamaya yönelmez misin ?
Korkarsın…
“Çünkü”…
Acının tadını aldığında , ona acı diyemezsin artık…
Hep suçlarsın…
Ama sahip olursun bir şekilde…
O melanet yaşama, lanet monotonluklarınla süslediğin,
Bedenin kendinden ayrık,
Fikrin ve zikrin hepten müstesna,
Hayalini kendin kurmadığın , ama sana ait olduğu söylenen
Hayali bir yaşamı yaşarsın,
Kurmalı bir saat gibi…
İnsanoğlunun kendine tahsis ettiği bu bataklıkta,
Oynadıkça ziftlenirsin,
Ziftlendikçe takatini yitirirsin,
'Sin'den korkmazsın ama,
Ona eşdeğer bir yaşamın sunduklarının müptelası olursun…
Bunun farkında da olmazsın çoğu zaman…
“Çünkü” müptezeldir varlığın…
Mütemadiyen…
Suçlarsın…
Ayakta olduğuna şaşırmazlar,
Sen şaşırırsın her zamanki gibi…
Farkında olmazlar ki senin zaten “yürüyemediğinin”…
“Sorgulama” diyen alaycı gözler ,
Her zaman seni sobeleyenler değil midir?
Mutlu(!) olmanı isteyenler de onlardır…
Sıra sana geldiğinde sen yumarken duvara,
Oyun çoktan bitmiştir...
Sonsuz saymanı bitirip , gözlerini açtığında,
Etrafta kimseler yoktur…
Anlayamazsın,olan biteni…
Kendini buluverirsin birden,
Kendini sobelemek nafiledir…
Zaten bunu çoğu kez yapmışsındır…
“Çünkü”…
Dördüncü şeker her zaman fazla bu hayata…
Ve bir şeker daha azaltırsın hayatından…
Belki böyle daha “tatlı” gelir...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum galiba:
Yorum Gönder