Aslında gelip geçti…Çok değer verdiğim bir şey değildir eski bir yılı yeni yıla değişmek…Değişmese de olur…Takvim sürekli baktığım bir şey değil…
23.59’dan 00.00’a geçilen o saniyenin kutlanması , haybeye savrulan oltayla balık tutamamaya benziyor…Zaten yeni yıldan beklentilerin de , bu doğrultuda geliştiğini düşünüyorum şöyle ki :
Siz bir olta atıyorsunuz gelişigüzel , içinizde hiçbir ümit yok balık yakalayacağınıza dair…Ama yine de olur ya deyip atıyorsunuz…
Yeni yıldan isteklerimiz de öyle…Buraya 1 Ocak 2010’dan önce yazmadım çünkü biraz da bu yazıyı planlıyordum kafamda…
Şimdi ele alalım konuyu…
İnsanlar yeni yıldan “sağlık , mutluluk , aşk , para” gibi beklentiler içine giriyor…Haklılar da…Fakat benim gözlemlediğim şey şu : bu istekler genelde 31 Aralık günü ele alınıyor ve 1 Ocak gününün sabahında bunların olmayacağı veya uzun vadede gerçekleşmeyeceği anlaşılınca unutuluyor…Yeni yılın bu anlamda getirisi yok, bir yeniliği yok…Aksine umutları sömürerek bir götürüsü var…
Mesela fikrimi merak edenler olursa söyleyim…Yeni yıldan ne gibi bir beklentim vardı benim ? Kesinlikle spesifik bir şey değil…Çünkü yeni yılın benim bu isteklerimi karşılayacak bir gücü yok , bunu biliyorum…Yine de adet yerini bulsun diye söyleyim :
“Aşk , para , seks…”
Bunlardan başka dileğim yok , zaten olmasını da beklemiyorum…Her sene aynı şeydir benim için…Dediğim gibi oltayı sallamadım bile o derece…
Konuya dönelim…İnsanların bu bağlamda yeni yıldan istekleri olmasını çok gerçekçi bulmuyorum…Ki zaten neden kutluyorsun ki bunu ?
Aslında insanların en sevdiği şey acaba kutlama kisvesi altında kendini kandırması mı ?
Veya bunu sevmesi mi ? Geniş anlamda evet isteklerimizi sadece belirtiyoruz belirtisiz bir özneye…
Değişen şey belki de bir yıl daha yaşlandığımızdır…Tek farklılığı budur…
Çünkü , diyelim doğum gününüz 24 Şubat ise o gün geldiğinde bir yaş büyümüş oluyorsunuz…23 Nisan’da egemenlik ve çocuk bayramını kutluyoruz…29 Ekim’de cumhuriyet bayramını…Her sene klasik olarak düzenlenen şeyler yine yerini alıyor…Eğer tam tersi , çok farklı şeyler olsaydı dünyaya dair , o zaman yeni yıldan beklentimin bir anlamı olabilirdi diye düşünüyorum…Bilemiyorum , bu fikirlerim zamanla da değişebilir…Ama şu zamana kadar gördüğüm ve anlatabileceğim şeyler bunlar…
Çok anlam yüklemiyorum demiştim evet yalnız girmişim , sevgilim varken girmişim benim için fark etmez…
Son olarak şunu da söyleyim “Yeni yıla nasıl girersen öyle gider” mottosuyla ilgili…Evet yeni yıla bir keresinde tuvalette girdim , akabinde sürekli öyle devam etmedi…Çok umursamıyorum…Bu sene en sevdiğim şarkıyla girdim ve bu sanırım iyi gelecek benim için…Bilemiyorum…
Dünyanın , kendi etrafında dönerken , sizi nereye sürükleyeceğini asla bilemezsiniz…
Bu yüzden , zamanın metamorfoz geçirdiğine de inanmıyorum , isteklerimizi bize verebileceğine de…
Herkesin , yeni yılda “monoton” bir hayat yaşamamasını diliyorum…İyilik filan deyip pollyannacılık oynamak istemiyorum…Hayat çok alengirli ve dolanbaçlı bir yol…Ama yeni yılda güzel şeyler olsun ve yaşamı sevin istiyorum…Bu isteklerimi yeni yıldan beklemiyorum , sizden bekliyorum ve kendi samimi duygularım ile bekliyorum…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum galiba:
Aynen öyle.Ben de zaten aynen böyle bir yazı yazdım geçen.Yani şöyle böyle aynı ana düşünce.En sevdiğin şarkı?
Antistar - Massive Attack...
Dur bakalım şu yeni yıla nasıl girersen öyle gidersin muhabbetini bende istemeden denemiş olacağım.Hem de seninkiyle aynı şekilde.Babam tam 00:00 da zap yapıyordu duymadık sayıldığını bende tuvaletteydim.
Bakalım hayırlısı :D
aslında farklı olan güzeldir :D yılbaşına herkes aynı giriyor , eğlenerek , içerek , öpüşerek filan...tamam kötü demiyorum ama farklı olanı yapmak da güzeldir :D sadece yılbaşı için de değil...
Yorum Gönder