Ki zaten okumadığını bildiğim için bu yazdıklarımda samimilik derecemi abartabilirim şuursuzca…
Mektup gibi giriş yapmak istemiyorum ama…
Aklım hala otobüste gördüğüm kızda…Yani “o”nda…
Çok saçma giriş olmasını ben de istemezdim ama kafam biraz iyi olunca bu kaçınılmaz oluyor…Bu satırları bile doğru düzgün yazmazdım normalde; fakat sahip olduğum melekeler yüzünden bu beni biraz engelliyor her şeye rağmen…Yazarken taviz vermek istemediğim yazım kurallarından olsa gerek , kafam biraz iyiyken bile buna dikkat ediyorum…Her neyse şuan yazıyorsam , kötü değilim demektir…Diğer şekilde çoktan yerde olurdum ve bu satırları yazmaya takatim olmazdı…
Otobüsteki kız dedim…Evet…Bu ender rastladığım bir olay diyebilirim…Hatta hayatımda daha önce hiç rastlamadığım bir kişi ,bir durum diyebilirim rahatlıkla…
Çok bir geçmişimiz olmadı…Geleceğimiz hiç olmadı…
Sadece ben ona baktım ve o bana baktı…Geçen zaman sanki havada asılı toz parçacıkları gibi ciddiyetini ve sakinliğini korudu…
İlerlemedi…Durağandı…Ama hoş muydu , evet sanki hoştu…
Aslında sahip olmadığım o çekingenlik bir an olsun peşimi bırakmadı o anda…Ben de anlamamıştım…
Gözümü dışarıdaki saçma şeylere yönlendirdim ; oysaki ona bakmak daha güzel olurdu…Ki kaçamak bakışlarımla onunkini birleştirmiştim…
Farkında olmadan bir şeylere kendimi kaptırdım o an…
Anlamadığım…
Çözümlemek için uğraşmadığım…
Üşenmek değil…
Tamamen “hoş”…
O “şuhtu”…Ben ise…
"Manasız"…
Sadece birbirimize baktık , sonsuz ufka bakar gibi…
Anlamlandırmak için uğraşmadık…
En azından ben böyle hissettim…
İçimizdeki sonsuzluğa uzanan denizde yüzeceğimizi mi hayal etmiştik bir an ?
"Evet"...
Ne olabilirdi ki ? En fazla…
Yaklaşık on dakika sonra farklı dünyalara ait olduğumuzu birbirimize ispatlayacaktık…
Bir araya geldiğimizdeki suskunluğun yarışması bizi birbirimize kırdıracaktı…
Saçmaladığımızdaki durgunluğu bozacak tek bir hareketi bile anlayamayacaktık ortaklaşa…
O an "ne desen yalan olacağı gerçeği" gözümüze ne kadar da sıradan ve acıtıcı gelecekti…
Bu durumu kabullenmeyi bir gurur meselesi haline getirip , yine de tekrar tekrar susup gözlerimizin içine bakıp kalacaktık , öylesine…Bomboş...
Söylemeye çalışacağımız her kelimenin kifayetsiz ve uyduruk kalacağını bilmenin verdiği garip his bedenlerimizi sarpasaracaktı…
Ve ben sana gülmezken , sen gülmek istemezken bile gülecektin ve ben bunu bilecektim…
Bu sonu gelmez düşüncelerin , sonuca vardırılması imkansızdı doğal olarak…

Sana baktım , yüzünü bir an olsun çevirdiğinde düşüncelerini okuduğumu hissettim…Ne düşündüğün , ne düşündüğümle aynı mıydı ?
“Evet” di cevap…
Var olan durumun değiştirilemeyeceği…
“Ne olabilir ki en fazla” cümlesinin yarattığı nahoş farkındalık…
Psikopatlık mı ? Hayır…Gerçekliğin ta kendisi…
Diyorum ya…
O “şuhtu”…Ben ise...
"Manasız"…
Belki ona göre öyle değildim…
Saçmalıyorum , ama…
Onunla ilgili yazmak istediklerimin sonu gelmez…Bunu biliyorum ve itiraf ediyorum…
Umarım seni bir kez daha görürüm…
O zaman geldiğinde belki çok şey değişmiş olur çoktan…
Kim bilir...
Off ulen ! ! !