RSS

Climax (25 Ocak)

Tepeden aşağısı ne kadar da ürkütücü görünüyordu…Yükseklik korkusu olmasa bile bir insanın o kadar yukarıdan aşağı tepe taklak bakması korkutucuydu…Çığlık atan insanlar,bununla beraber hareketsizliğin verdiği hapis efekti ,korku filmlerini aratmıyordu…Dokunduğun demirleri adeta hissediyordun ve bırakmak istemiyordun onlar seni güvende tutsa bile…Birkaç saniye geçti ve dünya sanki eski düzenine döndü…Nefes alışverişin düzensizlikten başka bir düzensizliğe geçti…Ama neden bitmişti?
Güzel şeyler hemen de bitiyor…Güzellik değil genel anlamıyla hoşlandığımız şeylerden bahsediyorum…”Ranger” da öyle gelir bana , insan yaşamını biraz olsun anlatır…”O”nu “ilk kez” gördüğünde aşık olursun…Bir de bakmışsın onu düşünmeden edemiyorsun…Normalde güvenin yoktur ilk başta kendine,aşka.Sonradan her ne kadar için seni tetiklese de sarsıcı güvenlik çemberine girmişsindir…Belki de bu ,aşkın “geri dönülmez yolu”nun başlangıcıdır.Bir şeyler olacaktır sonunda ama hız kazanmak için erkendir…Beynin hiç olmadığı kadar hızla çalışır…Nefesin kesilir an be an…Artık “o”nunlasındır…En tepesindesindir zirvenin…Unutulmaz olmasını isteyeceğin ve unutmayacağın o an gelmiştir sana göre…Neden kısa sürdü ? Neden hemen bitti?…Neden mavi-kırmızı renkli kutuya sahip kolanın reklamındaki gibi “Hep daha fazlasını” elde edemedik?…Aşk da böyle…İstediğini alamadığında bitiyor.Gelip geçiciymiş diyorsun ve birden “kendine” geliyorsun…Hız kazanıyorsun , düşüşe geçiyorsun…Ölümüne bir düşüş…Beynindeki kılcal damarlar hissetmediği kadar basınç hissediyor.O “basınç” dedim ya , inanılmaz bir şey.Evinize hırsız girdikten sonra evinizle karşılaştığınız o andaki beyninizdeki “basınç” ile aynı his...Rüyanızda biri sizi vurmadan önce hissettiğiniz son saniyedeki his…Aldatıldığınızı anladığınız andaki his…Yumruk yediğinizde nefes alamadığınız andaki his…Biraz sonra hayat devam ediyormuş diyorsun ve gözlerini uzun süre kapalı tuttuktan sonra açmış gibi uyanıyorsun…Ah evet!…Süresi varmış.Doğru ya her şey gibi aşkın da süresi varmış…”Her güzel şey bitermiş , aşk nedensiz sevmekmiş” der Teoman.Haklı da…Zaman kavramının egemen olduğu dünyada , zamansız hiçbir şey olmuyor , maalesef.Bir şarkıda sevdiğiniz bir veya iki önemli bölüm vardır.Şarkı sürüp giderken , güzel olan kısım bitmek için çabalar.Hayat onunla ters orantılı olarak “ilerler”.Hayat zaten güzel şeylerin efendisi olduğu için ,onları çok gözetmez ;ama o benim der ve sahiplenir.Kafasına göre davranır.Biz ise hayattan, onun istemediği kadar ,bize sahip olduğu şeyleri uzun süre yaşatmasını isteriz.Patates kızartması hiç bitmesin isteriz doyana kadar.Hayat ise işte o patates kızartmasının bitme sürecinin ismidir.Bu da bana aslında sınırsızlığın iyi bir şey olmadığını ve çok aşırının iyi olmadığını anlatıyor.Hayat zaman gibi geniş olduğu için , okyanus iken ; küçük ve güzel şeyler zamanın onbinde birine eşit olduğu için o da damlayı temsil ediyor.”Bugün” hemen geçiyor ama “geçmiş” ve “gelecek” hep sabit kalıyor.Bugün gibi “anı yaşamak” da bir çeşit güzelliğin hemen bittiği durumlardan birisi.Yaşadığımız güzel anları toplayıp onları saklayıp ondan sonra onları kullanabileceğimiz küçük kutular olsa.Uçuk olsa bile ,dilediğimin anında olması ilginç olurdu...Bir yağmur damlası vardır…Bulunduğu sulardan yükselip , Ranger’ın tepe noktasına yükselir.Oradan kısa süre sonra düşer...Daha fazlası olamamıştır…Hayat, onu zamanın girdabına çekmiştir…Sonlanmıştır artık her şey…İnsan yaşamı ne kadar güzel de olsa hayat ona sahip oluyor…Uzun kısayı geçiyor…Nefes alışın düzensizlikten başka bir düzensizliğe geçiyor…Artık tepeden aşağısı ürkütücü görünmüyor…

0 yorum galiba:

Yorum Gönder