neden üzerine değil de "üzerin'e" yazdın diyebilirsiniz...aslında hiçbir amaç gütmemiştim...fakat siz ortada bir amaç varmış gibi hareket ettiniz...öyle sandınız ;ama yanıldınız...aslında çok umursanacak bir şey değildi bu...oysaki dünyada bu yazı ve bu yazıdakilerden çok daha önemli şeyler var...biliyorum siz de merak etmediğiniz bir çok şeyi bazen merak edebiliyorsunuz...
satırlarıma değil de , şu "not" anlatımıma başlamadan önce şunu söylemek istiyorum...not aslında küçük küçük alınan bir şey değil mi ? bence öyle...öyle olması gerekirmiş sanırım...o yüzden buraya yazacağım yazı not olmayacak kadar uzun ama mazur görün bu yazı "not" kisvesine bürünsün...not, zamanında çok matah bir şeymiş gibi onu almak için çabalardık...not aslında iki taneydi...nasıl ki küçük veya büyük kağıtlara yazılan notlar varsa , bir insan da sizin hakkınızda not tutardı...bu not rakamlarla ifade edilirdi...bazen tek haneli bazen çift haneli olabilirdi,ender de olsa üç haneye çıktığı oluyordu...en korkunç sanılanı notları oluşturan "defterdi" ve onun da adı "not defteri" idi...bu defter öğretmenlerde bulunabilirdi kolayca , ondan hiç korkmamıştım...çünkü orada öğretmenlerin sizi nasıl "değerlendiremediği" yazardı açıkca...sınavlara girerdiniz ve size bir not biçilirdi.bu nota göre size davranılırdı okulda...senin kim olduğunun , senin ne düşündüğünün hiçbir önemi yoktu...bu kadar da ruhsuzdur o not defteri...ben ise not defteriyle rakip olabilecek kadar ruhsuzdum...öyle olmam gerekirdi...hiç bir zaman da sallamadım o notları...ha notlarım iyi miydi kötü müydü orasını anlatmayacağım ona başka "notum"da değineceğim...not'un biraz ötesinde ,o defter ,içinde öğrencilerin fotoğraflarını barındırırdı ki X'in Y'nin hiçbir yerde göremeyeceğiniz fotoğrafları burada yer alırdı...o fotoğraflar oraya koyulmadan önce bir telaşla bir odaya öğrenciler çağırılır ve fotoğrafları "çekilmeye" başlanırdı...çekilmeye ki : "hadi çekil işimiz gücümüz var" veya "çekilelim de bitsin" cümleleri bu olaya eşlik ederdi...öğrenciler ise "çekilme" işlemi bittikten , çekildiklerinden emin olduktan sonra umursamadan ilerlerdi...çekilmişlerdi artık ama üzülmenin anlamı yoktu...not defterinde görülünce bu fotoğraflar ister istemez insan utanırdı, ben böyle mi çıkmışım diye...ama hata zaten başta bu fotoğrafı oldu bittiye getiren insanlardaydı...duyduğumuz utanç bizim değildi...notun özelliklerinden birisi de sadece tek bir not olmaması ,o notların dönem dönem ayrılmasıydı...birinci sınavdan aldığın not ve diğer sınavlardan aldığın not toplanırdı ve ne tesadüf ki yeni bir "not" ortaya çıkardı.kimisi memnundu bu not denilen şeyden kimisi değildi...not defterinin neden pembe olduğu da muallaktır...neden ki acaba ? başka renk mi bulamamışlar...ama önemi yoktu , o , insanların onun hakkında tartıştığı renk konularını umursamazdı...ruhsuzdu...insanlar ona göre rakamlardan ibaretti...o sadece "yüz'e" yakın olanlara "YÜZ" veriyordu...not defteri ruhsuzdu ama yüzü vardı galiba...insanları bu kadar sevindiren veya hüzünlendiren bir şeyin yüzü olabilirdi...soyut değildi en azından..."yüz" vermediği öğrenciler ise ondan nefret ederdi...kimisi de nötrdü...ayrıca ,madem "yüz" vermiyor sana defter sen niye ağlayıp üzülüyorsun değil mi? bu da çok çok ayrı bir konu ama değinirim yeri gelince..."yeri gelince" terimine de sinir olmuşumdur çoğu zaman...o yeri gelince denilen "yer" aslında gelmez...öyle kavramların yeri mi var mıdır ki bir yere gelsin...not ise muamma değildir...kavramlar arasında sıkışmaz...onun ki programlanmış gibi , matematik sisteme dayanır...kesintisiz ve acısızdır...gerçek , çıplaklığıyla göz önündedir...not belli bir "ton"lama ile okunur öğretici tarafından...notu yüksek olanların notu gururla söylenir, defter de şenlikli bir düğün varmış gibi bu nota ortak olurdu...nottan nasibini alamamışların ise rakamsal değeri söylenmeyecek kadar gurur kırıcıydı demek ki...ama şunu diyebilirim ki ne o deftere ne de öğretmenin "ton"una ve "not" una aldırış ettim.......
Not Üzerin'e (8 Ocak)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum galiba:
Yorum Gönder