RSS

Miseria (18 Nisan)

Mutsuzluk…amaçsızlık…üşümek…düşünmemek…kayıp gitmek bir yıldız gibi…sönmek soluk bir fenerin son ışığının gece karanlığına karışması gibi…amaçsız işte…sebepsiz…zamansız ama sonsuz…kimsesiz…en çok da kaybolarak…
Mutsuzluk kimilerinin , benim gibilerin , özellikle de bunu gerçekten hissedenlerin sahiplenebildiği yegane şeylerden diye düşünüyorum…değerli de bir şey…onu açıklamak , tanımlamak gerçekten zor…çünkü ortada hiçbir sorun yokken “mutsuz” oluveriyorsun…
Zaten mutsuzduk fakat haberimiz yoktu , bunu işte ne çok geç ne de çok erken öğrendim…hayatın bizi çekip götürdüğü , sabitlediği bir yer var…buna artık yerçekimi kanunları mı denir ne denir bilinmez…mutsuzluk ise bunu beyinlerindeki kılcal damarlarına kadar hissettiren bir şey…karanlık bir tablonun altın çerçevesinin bile onu olduğundan soluk göstermesi buna eşdeğer belki de…bilir misiniz yüreğinin üstünde tonlarca beton varmışçasına yaşamayı ? ve ilginçliğini kaybetmiyor , çünkü bu “sebepsiz”…mutsuzluk , açık okyanusta girdabın oluşturduğu sonsuz dönen dalgaların her birine verilen isimdir bence…gerçekten sebebi yok bunun ? bu , şu veya “o” değil sorun…sorun değil bu , sahiplenilmesi gereken bir şey…anlaşılmasına fırsat vermeyen , bir o kadar da anlaşılmayı bekleyen başka ne olabilir ? gölgede kalan kısım bu mutsuzluk...kar yağdığında , tipi olduğunda bütün etrafta , ayağınız sonsuz bir çukura girer ya…bembeyaz olsa bile bu kardaki çukur ,içi her zaman gölgedir...siyahtır...
Yitip gitmişlik…yenilgi…kaçmak…bütün bunların önüne geçmeyi amaç edinmişler…onlarsız yaşamaktan mutlu olduğunu zannedenler hala mutsuzluklarını fark etmiyorlar mı ? ne kadar acı Neden hala herkes “sonsuz”(!) , “bitmeyecek”(!) olan mutluluk hallerini ve mutlu olma isteklerini dizginleyemiyor ? bunun dışında mutsuzluğu sahiplenmek “cesaret” istiyor…cesaret isteyen , anlaşılmak istenen şey her zaman zordur…anlaşılmasına gerek duyulmayan bir şey ise sadece geçicidir…
Mutsuzluk kalıcıdır…hep var olandır…insanların “mutlu” olduklarında sadece “mutsuzluklarından” uzaklaştığını “unuttuklarını” düşünürüm…ne kadar istemesek de mutsuzuz…kesinlikle bir döngü bu…kısır döngü…mademki istemiyoruz bunu bir gün de istemeyi deneyelim…farklı olanı yapmak her zaman gücümüze gidiyor ama burada bunun altında yatan gizli , sihirli , ruhani bir şeyler olduğunu düşünüyorum…somut bir şeyler değil bu kesinlikle…insanın kalbi var ama onun hissetikleri “somut” mu ? hayır…
Ağlamak , üzülmek , kahrolmak , depresyona girmek…bunların tedavisi var değil mi ? hepsinin var…peki mutsuzluğun ? bu sorunun cevabını kimse bugüne kadar veremedi…mutsuzluğu sahiplenmemin en büyük nedeni bu…yargılama ihtiyacı duymuyorum , bundan çok haz duymasam da buna alıştığım için “mutlu” yapabiliyor…insanı bir o kadar çelişkiye düşüren ama bir o kadar da somut düşündüğünü sanan insanlardan daha somut düşündürmeye iten bir şey bu mutsuzluk…hastalık , psikolojik bozukluklar , çöküntüler değil…ama karamsarlık mı ? siyah mı ? evet bence…açıklamak istersek bunlar olabilir…ama en çok da sıkılmak…
Bu “sıkılmak” konusunda kendini kandırmayı iyi başarabilen insanlar “mutsuz” değildir zaten…kandırmayı sevmem…kimseyi…mutsuzluk insanı daha gerçekçi yapıyor…acı veren şeyler gerçek olana daha yakın olan şeyler değil midir ? o zaman bu mutsuzluk acı veriyor…
işte “mutsuzluğun” diğer adı “sebepsiz” olan acı…bu öyle bir acı ki diğer acılara hiç benzemiyor…vücudunu günden güne siyaha boyamak gibi…siyahın tonu hiç değişmez sanmayın…simsiyah…daha siyah…acı olmaktan çıkıyor…büyüyor çığ gibi…ama kar beyazı bir çığ değil bu…
kesinlikle bir zaman sınırlaması yok…sonsuz olana arzumuz hepimizin olmuyor mu ? bu konuda en iyi sığınılabilecek liman “mutsuzluk”…diğer yolu deneyenler sadece o yolda kaza yapıyorlar…çünkü “mutsuzluk” dışında kalıcı olabilen bir şey yok…o her daim var…
mutsuzluğun en temel özelliği ve ortaya çıkma sebebi yapılan alışkanlıkların birden bırakılması ve her zaman yaptığınız şeyleri abartmak…
harika bir insan mıydım ? öyle sanıyordum…her şey güzel gidiyordu sence belki de…kendini huzurlu hissediyordun…ama öyle bir zaman geliyor ki yarış sonundaki ipi göğüslediğinizdeki bitiş anı gibi birden bitiveriyor bunlar…yarış bittikten sonra söyler misiniz insanlar nereye doğru koşuyorlar ? “belirsiz” , “sonsuz” başka bir “yarışa”…simsiyah…daha da siyah…siyahın tonu hiç değişmez sanmayın…
öyle bir dünya düşünün ki eliniz kolunuz bağlı…elinizi , kolunuzu hareket ettirdiğinizde bundan hoşnut olamıyorsunuz bazen…hiçbir şey yapmak istememek de büyük bir savaştır…bence en zorudur…ölümüne bir sıkılganlık hissediyorsunuz…asansörle birlikte aşağı düşmek gibi…katları teker teker düşüyorsunuz…durdurak bilmez bir yarış işte…
mutsuzluğu anımsatan şeyler , onu bizzat besleyen , oksijen-karbondioksit döngüsü gibi bir şey… bunu en çok kendi içimde ve sonra müziklerde hissediyorum…ona anlam katıyor sanki…inanılmaz bir boşluk içinde hissediyorsun…ama nedense bir şey atıyor kulakların çınlarken…siyah da olsa görebiliyorsun bazı şeyleri…ona alışmak zor değil…bulaşıcı bir şey mutsuzluk…yakalanmazsanız çok şey kaçırabilirsiniz…
bu yolda yaşamayı seçmiş insanlara her zaman şaşırtıcı şekilde bakılacak biliyorum…keşke bunu anlayabilecek durumda olsa herkes…ama anlamayacak insanların varlığı mutlaka gerekli bu noktada…
offf…mutsuzluk her zaman yanı başımızda…beş dakika hissetmesek altıncı dakika onu hissediyoruz…
kötü…mutsuzluk susturuyor insanları bir de...suskun yapıyor insanı günden güne...ama hayatı insana zindan eden bir şey değil bu…zindanın kendisi olmak belki de…kelimeler onu anlatmak da o kadar kifayetsiz kalıyor ki…
mutsuzluk geri dönüşü olmayan bir yol gibi…ters giden bir şeylerin hep olması…onları kanıksamak…lanet olsun dediğin her dakikaya sarılmak…danışıklı dövüş…
sert , acımasız…soğuk…düşünmüyorsun…amaçsız…sebepsiz işte… zamansız ama sonsuz…kimsesiz…en çok da kaybolarak…simsiyah…siyah...




7 yorum galiba:

Müge dedi ki...

Mutsuzluğa alışma dönemleri oluyor hepimizin. Sesini çıkarmazsa, nerede olduğunu merak ettiğimiz. Sonra "haa tamam işte bundan dolayı mutsuzdum" dediğimiz. Araya giren başka şeylerle kısa süreliğine aklımızdan çıkan bir zaman süreci.
Sevinçler neden çabuk unutuluyor da, üzüntüler çörekleniyor? Mutlulukları kolay mı harcıyoruz acaba... Belki de kalıcı olmadıkları için.

Mutsuzluk olmasa, mutluluğu da kanıksarız.. İnsanız, anasını satayım...

Mjora dedi ki...

mutluluklar kısa süren ve insanı eminim "mutsuzluk" kadar etkilemeyen anlardan ibaret...
"mutsuzluk" öyle ki kalıcı olduğuna o kadar inandırıyor ki,aksini iddia etmek için çok geçerli sebep bulunmuyor elinde insanın...

bu ikisi birbirinden ayrılmayan mıknatıslar gibi;mutluluğu hiç anlayamazdık eğer ki mutsuzluk olmasaydı, mutsuzluğun gerekliliği burda ortaya çıkıyor...insan olmanın bazen sıkıntısını çok çekiyorum,bir kedi olsaydım daha iyiydi...

Müge dedi ki...

Kedi miiii??? :))) Hay Allah seni neetmesin e mi? (kedi etmesin en başta)
Yahu Mart gelsin diye beklemek, damlarda dolaşmak kolay mı her sene, her sene? :)))
Temizleneceksin diye, olmadık yerlerini yalamak güzel mi sanki?

Hem sana, hem kendime güldüm valla :)))))
SİLKELENNNN... derim ben böyle zamanlarda..

Mjora dedi ki...

veya daha basit yaşam formları olabilir :D
In This World adlı yazıda neden kedi olmak istediğimi anlattım :P sondan birkaç önceki yazım :)) elbette silkeleneceğim ki zaten bu tripleri de geçmiştim , zaman zaman oluyor...

Müge dedi ki...

Kime olmuyor ki? Bana olmaz, diyenin alnını karışlarım! Bakma sen, ben birkaç gündür iyiyim de, burada pozitiflik gurusu gibi atıp tutuyorum :P

Bak benim de komik biryazım var, sen de onu oku. yani bana komik geliyor.. umarım sana da gelir de havanı dağıtabilirim biraz :)

http://mugesandik.blogspot.com/search/label/faks

Mjora dedi ki...

sanırım yorum yapılamıyor yazılarına ben de buraya yazayım :) cidden komikmiş (: mektuptan internete ,nereden nereye ama sanırım hangisi daha güzeldi diye sormama gerek yok :P

Müge dedi ki...

yorum yapılabilio.. bugün başkası da aynı şeyi söyledi.. anlamıorum ne oluo??? bir sürü insan yazıo yorum.. siz nie yazamadınız acaba?
blog'a üye olmak da gerekmio yorum için ama... bilmiorum kiii.. hay Allah üzüldüm şimdi :(((

daha şimdi biri yorum yazdı yahu :((

biraz sonra çıkıorum, dönünce bakarım tekrar..
miyavvvv :)))))))

Yorum Gönder