RSS

Ters (4 Şubat)

Sıraya koyuyordu…Maddeliyordu yapacaklarını…Düzensizlik ona yabancı bir kelimeydi…Her işini “doğru” “düzgün” yapmak isterdi…Aynı , anlamlı iki sözcüğün oluşturduğu ikilemelerin daha doğru olduğuna inanır gibi…Plan ve program da yine onun mantığına uyan kelimelerdi…
Ama hayat bazen iki “anlamlı” kelimeden oluşan ikilemelerdeki gibi olmayabilir…Bunu fark ettiğimiz anlar fark etmediğimiz anlardan daha azdır…Nedenini de sorgulamayız zaten…Şöyle bir düşündüğümüzde de “aaa evet” deriz…Terslik , aksilik ise hayatın diğer yanıdır…Diğer yanı şöyle dursun dünyanın yuvarlıklığı kadar o da olağandır…İnsanın : “şu dünyanın düzenine bak , hiçbir işim doğru gitmiyor” dediği çok olmuştur…Aslında bilmeden dem vurduğu şey tersliğin hiç de “ters” bir durum olmadığıdır…Dünyada ne yaparsak yapalım dünya da bize onu iade ediyormuş gibi gelir bana…Kötülük yaparsın , kötülüğü karşında bulursun…Çok su içersin , sonra kusarsın…İçtiğin su , aldığın nefesten sonra verdiğin nefes gibi değil midir ? Ters olan ise burada yaptığımız bir şeyin düz olduğunu sanmamızdaki yanılgıdır…İnsan her ne kadar mükemmeli başaramayacağını bilse bile bunu dener ve ondan sonra işlerin yanlış ve “ters” gittiğinden yakınır…Çözümü kendi içinde arar…Aslında sorunların bazen tersten gidilerek aşıldığını anlayarak hayıflanır…Bu çok ilginç gelir bana…Geri geri gitmeyiz , geriye bakmayız…Ters durumlardan hoşlanmayız…Ters insanlar , ters davranışlar…Ama bunlar olmasa biz kendimizin çok doğru olduğunu “sanamazdık”…Tezatlık , tek düzelikten daha iyidir bence…Sistem de ona göre oluşturulmuş sanki…Birisi doğarken diğeri ölür…Canlı da bir şey demek ki bu “ters” kavramı…Nefes alıp veriyoruz , alırken “doğru” ama verirken “ters”…Yazı tura atıyoruz…Olasılıksız bir dünya düzeni düşünemiyorum…Düşünsenize her dediğimizin doğru olduğunu…Ne kadar sıkılırdık…Yalan söylemeye ihtiyaç duymazdık…Güldüğümüz şeyler ters şeyler aslında…Gülememek ise çok “ters” bir durum değil mi? İşte bunların olmaması için sıraya koyduğumuz şeyleri doğru yaparken ne kadar “tersi” göz önüne alıyoruz buna da dikkat etmek gerekir demek ki…
Bedük’ün şu sıralar “Ters” şarkısını çok dinler oldum…Şarkı çok anlamlı…”Ayaklarımdan ta yukarı astım kendimi böyle iyi geldi” diyerek başlıyor…Belki de doğru düzgün olan yaşamı alaya alıyor…Bence de doğrusu bu…İnsanın tezatlığı görmesi kimi zaman zordur fakat kendisinin de tezatlığa bir örnek olması kaçınılmazdır ve bunu da itiraf etmesine gerek yoktur…Her ne kadar insan, kendisinin “ters” olmadığını savunsa da , iç ses denilen ayrı bir “ters-ben” vardır herkesin içinde…O yapma der sen yaparsın…Kendinsindir ama iki tanesindir…Yaşamı anlamlı kılanın “ters”in kendisi olduğunu unutmak yadırgatıcı olsa gerek…İki boyutlu olsak tekdüze olurduk…Ama üç boyutluyuz…
İnsanın mutlu olması , üzülmesinden sonra gelen bir durum…Üzülmesi için de mutlu halinden mutsuz haline geçiş yapması gerekir…
Maddeci , çok somut , planlı insanların mutsuz olması da beni çok şaşırtmaz…İki gözü olup da tekini kapatmak gibidir bu…Yaşam onlara göre siyah beyazdır…Saatlerce aynı şeyi yapmak onlara tekdüzelikten ziyade olağanmış gibi gelir…Ters durumlara tahammül edememeleri sanırım korktuklarından…Olasılık onlara azılı bir düşmanmış gibi gelir…Çevremizde böyle insanlar var…Tezatlığı çok yaşayan insanlar ise dışardan her ne kadar kendi içinde hesaplaşamamış gibi görünseler de aslında çok renkli kişilikler değiller midir ? En azından gri rengin olduğunu benimsemişlerdir yani barışmışlardır kendileriyle…”Ama onlara bir ben “ters” geldim” der Bedük…Biz kendimiz çok düzgünmüşüz gibi o insanları eleştiririz…
Hayatta işlerimiz istediğimiz gibi gitmediği zaman , keşke yapılan şeyleri değiştirebilseydim , geri alabilseydim hayatı deriz…Aslında yapmak istediğimiz , yaptıklarımızın tersini ; yani farklı olanı yapmaktır…Her şey terstir aslında ama fark etmeyiz…Ne kadar çok kendimizi eleştirsek de yine kendimizi haksız çıkarır bir yapımız var…Kendi kendini haksız çıkaran insan diğer insanları nasıl haklı veya haksız buluyor bunu da anlamamışımdır…
Fakat dünya yine de dönüyor…İnsanlar dönüp dolaşsa da ilk noktaya geliyorlar…Tersten gitse de aynı yere varacağını biliyor…Bunu göz ardı ediyor…Her şey “ters” aslında ama fark etmiyor…

0 yorum galiba:

Yorum Gönder